Zeh RA

Kendi başımıza keşfettiğimize inandığımız şeylerin güvenilirliğine büyük itimat duymamız zihnimizin garip bir oyunudur.
Sayfa 38 - Gurney
Reklam
... "Ama bu olay çok karışık." Son kelimeyi ses tonunu değiştirerek anlamı güçlendirme çabasıyla söylemişti. "Çok katmanlı bir olay, ufaklık. Lanet olası bir soğan gibi." "Eee?" "Sen de gelmiş geçmiş en iyi soğan doğrayıcısısın."
Sayfa 22 - Hardwick ve Gurney
Yine de onu Madeleine yapan bu özellikleriydi. O, Gurney'nin karanlığını aydınlatan bir ışıktı.
Sayfa 470Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Geçmişe takılmamızın tek sebebi yalnızca basit nostalji ve keşkeler değil de, veri işleme sürecinde kısa yolları seçen nöronlarımız mıydı? Eğer nesneleri kısmen görmeye yarayan nöronlar, kısmen de geçmişi belirliyorsa - yani kişinin bir anda algıladığı şey o anki algıları ile hafızasındaki algılarının birleşimi ise 'geçmişe takılıp kalmak" deyişi yeni bir anlam kazanmıştı. Öyleyse geçmiş, anlık duyusal algı kılığına bürünerek şu anın üzerinde garip bir hakimiyet sürüyor ve bize zamanı dolmuş bilgiler veriyordu.
Sayfa 386Kitabı okudu
İnsan ne kadar görmezden gelirse gelsin, ölüm kendini fark ettirmenin bir yolunu buluyor. Hislerinin arasına, bodrum dairesine sızan su gibi sızıyor.
Sayfa 318Kitabı okudu
Reklam
Sherlock Holmes, "İmkansız olanı elerseniz, elimizde kalan ne kadar mümkün görünmese de doğrudur" derdi.
Sayfa 247Kitabı okudu
"Deli benim işe yarar bulduğum bir terim değil" dedi. "Jeffrey Dahmer 'ın akıl sağlığının yerinde olduğuna karar verildi ama adam kurbanlarını yiyordu. David Berkowitz'in akli dengesinin yerinde olduğuna karar verildi ama adam, içinde şeytan olan bir köpek istediği için bunu yapıyordu."
Sayfa 227 - GurneyKitabı okudu
Akıl ikilemler ve çelişkiler yığınıdır. Başkalarının güvenini kazanmak için yalan söyleriz. Gerçek kişiliğimizi birileriyle yakınlaşmak için gizleriz. Mutluluğu yakalamak için, mutluluğu kaçıran tercihler yaparız. Haksız olduğumuz zamanlarda haklı olduğumuzu göstermek için olağanüstü çaba gösteririz."
Sayfa 126 - MelleryKitabı okudu
"Hayatlarımızdaki en büyük acı, kabul etmediğimiz hatalarımızdan gelendir - bizim asıl kimliğimizle uyuşmayan hatalardır. Bize öyle zıtlardır ki, onlara bakmaya katlanamayız. Bir vücutta iki insan oluruz, birbirine katlanamayan iki insan. Yalancı ve yalancılardan nefret eden. Hırsız ve hırsızlardan nefret eden. Bu savaşın verdiği acıya benzer başka bir acı yoktur. Bu acı, bilinç seviyemizin üzerine çıkar. Ondan kaçarız ama bizimle koşar. Nereye kaçarsak kaçalım, savaşı beraberimizde götürürüz."
Sayfa 120 - MelleryKitabı okudu
"Bizi en çok üzen kişisel felaketler, içimizden atamayacak kadar güçsüz olduklarımız, kabul etmek istemesek de bizim de içinde rol almış olduklarımızdır. Bu yüzden acı çekmeye devam ederiz - kökenine inmeyi reddettiğimiz için. Bunu içimizden, bağlı olduğu yerden koparıp atamayız çünkü bağlı olduğu noktaya eğilip bakmayı reddederiz."
Sayfa 120 - MelleryKitabı okudu
Reklam
En fazla ilgilendiği şey, insanların kendisi hakkında ne düşündüğüydü. Ne düşündüklerini sorun ettiği kadar, gerçekten yalancı ya da hırsız olmasını, ya da bunun yalan söyleyip, parasını çaldığı kişiler üzerindeki etkisini pek umursamadı. Ya da şöyle düzelteyim: Yalan söylemesini ya da çalmasını engelleyecek kadar umursamadı. Bu yaptıkları yalnızca asit misali, kendi kendisine olan saygısını eritti. Kendisinden nefret edecek, ölmek isteyecek kadar büyük bir sorun oldu."
Sayfa 119 - Mellery çocukluk anısıKitabı okudu
"Arayışımızdaki ilk engel, kendimizi tanıdığımızı, bizi nelerin motive ettiğini anladığımızı, durumlar ve etrafımızdaki insanlar karşısında hissettiklerimizi neden hissettiğimizi bildiğimizi farz etmek olacaktır. İlerleme kaydedebilmek için, açık fikirli olmamız gerekiyor. Kendimle ilgili gerçeği bulabilmek için, bunu zaten bildiğimi söylemeyi bırakmalıyım. Eğer ne için orada durduğunu anlamayı başaramadıysam, yolumda duran kayayı asla yerinden kaldırmamalıyım."
Sayfa 115 - MelleryKitabı okudu
Başarının sınırlarını fark ettiler. Hala korkuları, takıntıları, suçluluk ve utanç duyguları var. Dünya üzerindeki bütün Porche ve Prozac'ların onlara aradıkları huzuru vermeyeceğini anladılar.
"Eskiden, İsa'dan önceki zamanlarda Anka diye aptal, lanet olası bir kuş vardı; her birkaç yüzyılda bir odun yığıp kendini yakardı. İnsanın birinci dereceden akrabası olsa gerekti. Ama kendini her yakışında, küllerinden fırlayıp yeniden doğardı. Görünüşe bakılırsa biz de aynı şeyi tekrar tekrar yapıyoruz ama bizde Anka'nın asla sahip olmadığı lanet olası bir şey var. Lanet olası, aptalca bir şey yaptığımızı biliyoruz. Bin yıldır yaptığımız tüm lanet olası, aptalca şeyleri biliyoruz; bunu bilmeye devam edersek ve hep aklımızda tutarsak, lanet olası cenaze ateşleri yakıp ortalarına atlamayı günün birinde keseceğiz. Her nesilden, hatırlayan birkaç kişiyi daha seçiyoruz."
Sayfa 191 - GrangerKitabı okudu
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.