Öyle çok hasretim ki bir rükûnun kâsvinde belimi kıran ayrılıkların göğe savurmaya, ben ellerine cilveli kelepçeleri vurulmuş bir zavallıyım.
Çok isterdim bir kıyamın kıyametin de bütün kuşları dağları uçurmayı.
Ayaklarım dar zamanların prangalarına kaptırdım ben
Öyle hasretim ki yalnız ve yalnız sana kul olmayı
Cümle dilenciliklerden kurtulmayı,
Öyle hasretim ki göğsümde saklandığım kanadı kırık serçeleri rahmetin yuvasına uçurmaya
Öyle cok hasretim ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmaya ...
Sevindir, beni sevdir, sev, sevdiğini bildir ( Senai Demirci)