Öldüğünüzde dünya mükemmel bir yer. Hiçbir problem yok, ne acı ne üzüntü, ne mide bulantısı, ne hastalık, ne rahatsızlık; ya da hayal kırıklığı, utanç, hüzün ihanet, sıkıntı da yok; hiçbir şey kazanılmış veya kaybedilmiş değil, hiçbir şey ziyan olmamış ya da hiçbir şey istenmiyor, söylenecek bir şey ya da söylenememiş bir şey de yok, hiçbir şey anımsanmıyor, hatırda kalmıyor ya da hatırlatılmıyor, kalan hiçbir işey yok. Hiçlik hiçlik olarak kalıyor; her şey sessiz ve sakin. Mükemmel. Belki de cennet budur, mükemmel bir hiçlik, ilk nefesinizden önceki temiz halinize geri dönünceye kadar her şeyi boşaltmak, her şeyin dingin eksikliği.
Bürokratlar Tanzimat Fermanı ile bu defa, gerçekten batılı görüntülü yeni bir Lale Devri başlattılar. Bu dönem aynı zamanda balolar dönemidir. Bu defa, kaplumbağaların mum taşıdığı lale bahçeleri yerine saraylar, elçilik binaları seçiliyordu. İstanbul'da elçiliklerde, saraylarda ve Osmanlıların Avrupa elçiliklerinde verilen bu balolarda bürokratlar batılı dostları ve levantenlerle beraber eğlenirken, işsizlik artıyor ve yerli üretim güçlerinin yok olması son derece süratle devam ediyordu. Bu baloların benzerlerini, hatta devamını daha sonra C.H.Fırkası döneminde, yoğaltım mallarının kıtlığının yarattığı koşullar altında, Anadolu kasabalarında halkın nefreti altında verilen cumhuriyet balolarında görmemek mümkün mü !
Hatta, daha iyi ücret ve daha elverişli olan, iş şartları uğruna yapılan her mücadele, kemalistler tarafından hemen hükümete karşı hareket, politik bir suç olarak vasıflandırılıyor.