Nereye giderseniz gidin ülkeniz peşinizden gelir.Artık orda yaşayamazsınız da o içinizde yaşar. Afganistan'a Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi.. Bin muhteşem güneş, ilk romanı olan uçurtma avcısıyla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseinin ikinci romanı. Yazar bu romanında yeniden doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen Meryem'le Leyla'nın yaşamlarını dostlukları üzerinden.. Savaş insan hayatından götürdüklerinin yanı sıra siyasi ve dini rejim değişikliğinin getirdiği karışıklarının bireysel ve toplumsal etkilerinin de ele almış yazar. Bir rejimde kız çocukları rahat rahat okuyabiliyorken, başka bir rejimde bırakın okula gitmeyi sokağa bile yalnız başına çıkamaz hale geliyorlar. Siyasi otoriteyi korku ve şiddet yoluyla sağlamaya çalışan redikal grupların baskıcı yönteminde yaşanan zorluklara dem vurmuş Hosseini. Afganistan'a son 40 yılını ve Ortadoğunu anlamak için okuyabileceğiniz en güzel romanlardan birisi. Ben bu kitabı okuduktan sonra Atatürk'e bir kez daha saygı ve nimet duydum. Yönetimlerin ülkenin kaderine etkisi muhteşem anlatılmış. Bence herkesin okuması gereken, özelliklede kadınların okunması gereken kitaplardan birisi. Yazar, çok sade, bir dille üslupla yazmış. Okurken etkilendiğimi, ağlayarak bitirmiştim. Etkisinden uzun bir çıkmamıştım.
