Ayşe Yaren Arslan

Yaylı bir enstrümanı çalarken hüzünlü, acayip yahut tiz bir sesin çıkması gibi, bu sözcüklerle yüreğimi ovalarsam cümleler kalemimden dökülecek. Bu cümlelerin arasına beyaz sargı bezi örtüp saklansam olur mu peki?
Sayfa 10
Reklam
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Sayfa 69

Reader Follow Recommendations

See All
Sen onda hiçbir şey göremeyebilirsin, oysa ben onda her şeyi görüyorum.
İnsanlar benim gibi kötülerin cehenneme gideceğini düşünür. Ama kötüler cehenneme gitmez. Zaten burası cehennemdir. Zihinde tek bir umut ışığı olmadan her an karanlıkta yaşıyor olmak cehennemden farksızdır.
Sayfa 316
Reklam
Yaşamak denilen, böyle şaşırtıcı, zalim ve iğrenç bir şey!
Sayfa 155
Bir gün her yere yerleştirilmiş sayısız talihsizlik tuzaklarından birine yakalanacağım. Hayatı kökünden sarsan talihsizlik, ne kadar debelensem de peşimi bırakmayacak inatçı ve ısrarlı bir korku, bir gün benim hassas hayatımın üzerini kaplayacak.
Sayfa 36
Bu tarz ifadeye sahip insanlar vardır. Bir türlü iç dünyalarını yansıtmayan insanlar. Üzüldüğünde ya da öfkelendiğinde bile her zaman tebessüm eden insanlar yani.
Sayfa 11
"Hayat, seni hayal kırıklığına uğrattında ne yapman gerektiğini bilmek ister misin?" dedi. "...Sadece yüzmeye devam et. Sadece yüzmeye devam et, yüz, yüz."
Sayfa 149
Reklam
Bu iyiydi. Evet ağlıyordum. Ama daha iyi hissedecektim. Bu sadece insan doğasıydı, yeni bir katmana hazırlanmak için eski bir yarayı iyileştiriyordu. Hepsi buydu.
Sayfa 145
Böyle yaşamak istemiyorum anne. Bu benim seçtiğim bir hayat değil. İyileşme umudum olmadığına göre uygun bulduğum bir şekilde sona erdirmek istemem son derece mantıklı.
Sayfa 125
Zaman artık benim için iki ucu keskin bir bıçak: Takvimden kopan her yaprak beni hastalığımın nüksettiği son badireden uzaklaştırıp bir Sonrakiler yaklaştırıyor - ve en nihayetinde de ölüme.
Sayfa 173
İleride sisin içinde birisi hafif adımlarla yürüyordu. Ayak sesleri duyuluyordu. Denizden esen tuzlu rüzgârla birlikte burnuma kan kokusu geldi.
Haykırışım gecenin karanlığında bir şarkı gibi başımın üzerinde süzülüyordu.
Sayfa 225
İşte o zaman durum eskisi gibi değildi artık. Eskisi gibi değildi artık. Gecenin bir körü güneş doğmuş gibiydi.
Sayfa 28