ne bu tükenmişliğimiz daha dün yenilmemişken bu bezginliğimiz, eski çağlardan arta kalmış
o köhne zaman şimdi yitirdiğimiz mi
nerede o sabırlı ellerle gökyüzüne işlediğimiz nakış karanlığımız sönmüşlüğümüzden mi nedendir bizi mıhlayan bu duvarlara hangi söz hangi bakış yorgun bir el açar şarkısızlığımıza perdeleri sallanır yalnızlığında rüzgarın bir ince kamış şimdi o adam var yaşamış çokçasına saçları, sakalları bütün kılları uzamış beklediği ne iyilik ne merhamet tanrıdan perde iniyor artık, bir kıyamet bir alkış.
Ümit Yaşar Oğuzcan