Gülmeyi de, ağlamayı da, sevmeyi de, üzülmeyi de, gitmeyi de, kalmayı da fazla ciddiye alıyoruz. Bu zamanda insanlar bunları kendi menfaatleri için kullanıyor sadece.Bazıları bekliyormuş gibi yapar, bazıları ümitsizlikten bekler, bazıları da gerçekten bekler... Nihayetinde ise beklemek, çürümekten başka bir şey değildir.“Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri konuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu.”Ne kadar tanıyabildik kendimizi? Böyle korkunç bir gerçek varken bir başkasını çok iyi tanıdığımızı sanıp ona ne büyük anlamlar yüklüyoruz...