Kitabın her bir bölümünü okurken kendimden biraz daha utandım. Şahsen 25 yaşında kendimin farkına daha yeni yeni vardığımı düşünürken, bundan sonra ilgi duyduğum alanlara eğilmeyi planlarken, söyleşiye göre geç kalmış olduğumu görmek içimi acıtıyordu. (İnstagramda (bir yerlere gelmiş!?) insanları kıskançlıkla takip eder gibi hissediyordum kitabı okurken. ) Onlardan İnstagramı kapatarak kurtuldum. Bu söyleşi de başka bir çekememezliğe sebep oluyordu bende.
Ama hakkı vardı söylediklerinde. Biz yaşamayı bilmiyorduk. Belki bilmemeye de devam edeceğiz.
Bizim önemli dertlerimiz var çünkü ! Ayrılık acılarımız, ödenmesi gereken ev kredilerimiz, mutlaka dedikodu içeren uzuuun *sohbetlerimiz*?, aldatan kocalarımız, televizyondaki saçma sapan programlarımız aklıma gelmeyen daha bir sürü şey ... Yani yaşamaya vakit yoktu öyle doğru düzgün! ..
Biz bu zinciri kırabiliriz umarım.
Umarım İlber Ortaylı ' nın 25 yaşından sonraki genellemesi doğru değildir. Farkına vardıktan sonra öğrenmenin, araştırmanın her zaman insana bir katkısı olacağını düşünüyorum. Düşünmek istiyorum.
Bu verimli kitap için İlber Ortaylı ve Yenal Bilgici' ye teşekkür ediyorum.