“İls sont eux-memes crees.”
Her şey İsmet Özel’i okurken oldu bunu bilsin insanlar.
Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık, zihninin aydınlığı kadar olacaktır.
-Cemil Meriç
~
Bunu bilenimiz azdır lakin dinimizde gün saymak bid’attır. Ölü ne üçü bekler, ne yediyi; ne kırkını, ne de sene-i devriyeyi.
Merhum veya merhumenin beklediği bir duadır, ruhuna bağışlanmış bir Kur’an’dır, sevabı ona bağışlanmış bir sadakadır. Bu istiğfarı kendisini tanıyanlardan ister; evladından, anasından, kardeşinden ve dünyada iken arkadaş olduğu insanlardan bekler. Yedisinde, senesinde değil; her daim ister, herkesten ister. Bende bu mübarek günlerde rahmetli BABAM için isterim..
Cahit Sıtkı Tarancı dediği gibi..
Neylersin ölüm herkesin başında
Kim bilir nerede nasıl kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak
Taht misali musalla taşında..
"... dayanamıyorum artık Theo, yaşamın ağırlığına daha fazla dayanamıyorum. Unutmaya çalışıyorum, daha çok resim yaparak unutmaya çalışıyorum ama olmuyor. Kulağımdaki çığlıklara karşı koyamıyorum. Kendime zarar vermekten çok korkuyorum.."
"KİMSİN SEN ?" 13 yaşındaydım sanırım okuduğum "Sofie'nin Dünyası" romanında böyle bir not buluyordu posta kutusunda. Bu cümle beni öyle bir etkilemişti ki, o zamanlar tuttuğum günlüklerimde, sıklıkla kendime sormuştum bu soruyu. Bir aydır yine durmadan dolanmaya başladı bu cümle, kafamda. Dinliyorum cevaplarımı.
Soyadı kanunu çıktıktan sonra içlerinde İnan sözünü beğenmeyenler olmuş. Bu soy ağacı resmini gönderen de bak ne diyor: 'Hiçbir ilmi izahı olmayan ve yalnız milletisoy ve sopundan uzaklaştırıcı bir nitelik taşıyanve yalnız dünyada Komünist rejimin uygulandığı bedbahtrejim altında yaşanan memleketlerde uygulanan soyadı kanunuile soyadlarımız değiştirilmiş ve sizinde malumunuz olan sözlük açılarakMÜMİN'in karşılığı olan İNAN soyadını almıştık.