Sana verdiğim görevi küçük bir kartopu gibi görmek gerek. Ben dağın tepesinden yuvarlıyorum ve eğer sen yeterince uzun süre onun inişine eşlik edersen, belki de büyüyüp sonuçta senin yaşamında olumlu değişime yol açacak bir çığı başlatacaktır."
"Sana zarar veren, içinde biriken nefretten temizlenmene. Bunun dışarı çıkması gerek, anlıyor musun? Böylelikle ikinci evreye geçebileceksin. Öfke halinde kaldıkça, zihnin rövanş arzusuyla bulanır ve bu da kendin için harekete geçmeni engeller. Kafanda dolandırıp duruyorsun, sızlanıp duruyorsun ve bir adım ilerleyemiyorsun. Duyguların seni ketliyor; onları serbest bırakmalısın. Sembolik bir eylem bunu sağlayabilir."
"Tek gerçek yolculuk, tek gençlik pınarı, yeni manzaralara gitmek değil, başka gözlere sahip olmak, evreni bir başkasının gözünden, başka yüz kişinin gözünden görmek, onların her birinin olduğu, her birinin gördüğü yüz evreni görmektir."
"Ömrün boyunca genç kalmak istiyorsan, gelişim göstermeye,öğrenmeye, keşfetmeye devam et ve kendini ruhunu körelten alışkanlıkların içine ya da zaten yapmayı bildiğin şeylerin uyuşturan rahatlığına kapatma!
Çoğu insan emekli olduğunda sağlıkları aniden kötüleşiyor. Sence neden? Faal yaşamdalarken, yaşlı moruklar gibi görülmemek için az da olsa gelişme göstermeye, uyum sağlamaya çabalıyorlar. Emekli olur olmaz, bukonuda hiç çaba göstermiyorlar. Alışkanlıkları içinde donup kalıyorlar ve düşüş başlıyor...
"Platon'un mağarasıdır bu! Platon, çok karanlık bir tür mağarada doğmuş ve buradan asla çıkmamış insanları anlatıyordu. Bu mağara onların evreniydi; donuk ve hüzünlü olsa da aşina oldukları, dolayısıyla teskin edici bir yerdi. Dışarıya adım atmayı inatla reddediyorlardı, çünkü dışarıyı bilmediklerinden, orayı düşman, tehlikeli olarak hayal ediyorlardı. Dolayısıyla, o meçhul alanın güneşle, güzellikle, özgürlükle dolu olduğunu keşfetmeleri imkânsızdı...
"Bugün birçok insan farkında olmadan Platon'un mağarasında yaşıyor. Meçhul karşısında yaman bir korkuları var ve kişisel olarak onları etkileyecek her değişimi reddediyorlar. Fikirleri var, projeleri, düşleri var, ama bunları asla gerçekleştirmiyorlar, doğrulanmamış binlerce korkuyla felç olmuşlar, elleri ayakları kelepçeli, oysa anahtarı da yalnızca kendilerinde. Boyunlarında asılı, ama asla ellerine alamıyorlar.