Yeliz Demirer

Reklam
"Bundan daha karmaşık. Ama yaşamda bizi korkutan her şeyden uzak durmaya çabaladıkça, korkularımızın çoğunun kendi zihnimizin eseri olduğunu keşfetmemiz engellenir. İnanılan şeyin hatalı olup olmadığını bilmenin tek yolu, onu pratikte sınamaktır! Dolayısıyla kimi zaman, kendimize biraz şiddet uygulamak pahasınada olsa, kendi elimizden tutmamız, belki de yanıldığımızı anlamak için kendimize bir şans vermek amacıyla bizi kaygılandıran şeyi deneyimlememiz yararlı olur."
"Biliyorsun, İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarından kurtulanlar üzerine çok araştırma yapıldı. Bunlardan biri, hayatta kalanların hemen hemen hepsinde ortak bir özellik olduğunu gösterdi: Kendi kafaları içinde özgür kalmak. Örneğin gün boyu yiyecek küçücük bir ekmek parçaları varsa, kendilerine şöyle diyorlardı: Bu ekmeği dilediğim zaman yemekte özgürüm. Onu ne zaman ağzıma atacağımı seçmekte özgürüm." Bunun kadar gülünç gelen seçimler yardımıyla kendilerinde bir özgürlük duygusu koruyabiliyorlardı. Öyle gözüküyor ki hayatta kalmalarına bu özgürlük duygusu yardım etmişti..."

Reader Follow Recommendations

See All
Bürodan erken ayrılma fikrinden dolayı sen kendini suçlarsan, patronun seni daha fazla suçlar.Bunun için de bir sapkın olmasına gerek yok. Kuşkusuz bilinçdışıdır bu: Erken ayrılmanın senin için kabul edilebilir olmadığını hisseder, dolayısıyla o da kabul edilemez bulur. Tepkiye yol açan sensin. Anlıyor musun?
Yine de, sana değer vermelerini sağlayacak şeye az çok uyma ihtiyacı duyuyorsun. Hayal kırıklığı yaratmaktan ve reddedilmekten çekiniyorsun. Bu nedenle gerçekten hissettiklerini ifade etme izni vermiyorsun kendine, arzularına göre davranmaya da izin vermiyorsun. Başkalarının beklentilerine uyum sağlamak için çabalıyorsun. Ve bu senin kendi inisiyatifin, Alan. Kimse senden bunu istemiyor."
Reklam
İnsanlar, onlarla nasıl konuşursak bize onu yansıtan birer aynadır.
Ama tam olarak neden korkuyordum? Sevilmemekten mi? Karşımdakinde beklenmedik bir tepkiye yol açmaktan mı? Bilmiyordum.
Yaşamış olduğum türden bir ilişkiyi yeniden yaşamayı kuşkusuz arzulamıyordum. Ben iktidar insanı değildim ve öyle olmak da istemiyordum. Samimi, eşit ilişkileri çok seviyordum...
Kendime gelerek, deneyimlediğim şeyin anlamını tam olarak kavradım: Başkalarının bana tavrı benim tutumumla koşullanıyordu...Onların tepkilerine yol açan bendim.
"O noktaya varmanın tek yolu, gerçekle yüz yüze gelmen, korkun yok olana dek korkularının nesnesiyle karşı karşıya kalman; yoksa senin meçhul karşısındaki kaygını büyütmekten başka bir işe yaramayan bir sığınağa saklanmak değil."
Reklam
"Ölüm döşeğindeyken, 'Ömrümde hiçbir şey yapmadım, istediğim hiçbir şeye sahip olmadım, ama herkes beni nazik buldu,' diyebilirsin. Mükemmel!"
Bence en iyi yol, başka şey yapmayı öğrenmektir. Kendini yine kurban yerine koymak en iyi tercihin ise, açıktır ki bu, beyninin pek başka imkânı olmadığındandır. Dolayısıyla, beynini geliştirmelisin.Anlıyor musun, doğa boşluktan korkar. Bu durumda, bu kurban rolünü ortadan kaldırmaya çalışıyorsan, ama yapacak başka hiçbirşey bilmiyorsan, işe yaramaz. Değişime direnirsin. En iyisi, başka şey yapabileceğini keşfetmendir. Ayrıca, ben inanıyorum ki beynin bu yeni seçeneği, sana daha fazla yarar sağlarsa, kendiliğinden hemen seçecektir.
Ama bunun mutlulukla ilgisi yok! Mutsuz bir mühendis de olunabilir, mutlu bir işçi de. Ayrıca senin kadrolu biri olduğunu sana hatırlatırım... Adaletsizlik özellikle bir çocuğun anne babasından aldığı sevgi ve eğitime yöneliktir; gerçekten de, çocuğun gelecekteki mutluluğuna onlar katkıda bulunacaktır.
Kısacası, kendi yaşamını gerçekten yaşamıyorsun, başkalarının tepkisinden korkarak fazlasıyla onlara göre davranıyorsun.
316 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.