Yunus Emre NAR

528 syf.
·
Not rated
Iskender Pala okuyucusu iyi bilir kitabın içinde gezinmenin, kitapta kendini bulmanın ne demek olduğunu. Yavuz'un yanında Hasan Can olursun hiddetinden her an pay alacakmışçasına ürperen, bir başka eserde sadrazam Nevşehirli'nin meclisinde bulursun kendini şair Nedim'i dinleyen, veyahut Barbaros'un donanmasında bir levent olursun küffari dize getirmek için emre amade bekleyen. Bu eserinde de Mezopotamya'nın tozlu yollarında kendini buluyor okuyucu. Ya da karanlık dehlizlerde sırra ulaşmak için nefes nefese takip ediyor önünde yürüyenleri. Kitap sizi zamanın farklı dönemlerine götürmekle kalmıyor. Üç semavi dinde aynı kişiyi ama farklı isimlerle buluyorsunuz. Baştan sona gizemlerle dolu eser, okuyucu da sanki bir film izliyormuş etkisi bırakıyor. Yazar, yer yer gerçekleri haykırmaktan da geri durmuyor. Batının Doğu algısını, hilal ile haçın süregelen ve hiç bitmeyecek mücadelesini, batının haçlı ve sömürgeci tutumunu görebiliyorsunuz. Özellikle de bu sömürünün sadece petrol olmadığını çarpıcı bir şekilde dile getiriyorken, okuyana da "kesinlikle haklı" demek düşüyor. Kitapta İbrahim peygamberin üç dinde de kutsandığını üç kitapta da benzer ve farklı bilgilerin olduğunu okuyucuya sunarken, İslamiyetin son din, Kuran-ı Kerim'in de rehber olduğunu bir kere daha anlayabiliyorsunuz. Kitabı bitirirken "böyle mi bitmeliydi" diye hayıflanacakken Selim'in sözleriyle hem gerçeği kavrıyor, hem de sonun böyle olmasına ikna oluyorsunuz.
Abum Rabum
Abum Rabumİskender Pala · Kapı Yayınları · 201810k okunma