Talha

Talha
@Yenneferr
All those moments will be lost in time, like tears in rain
"Neden yetişkinler fısıldayarak, çocuklar bağırarak konuşuyor ? Tersi olması gerekmez mi ? "Niye tersi olsun kardeşim, koskoca adamsın, dolmuşta bağırırsan deli demezler mi ?" "Ama çocuklukta en kısık sesler bile duyulabiliyorken yaş ilerledikçe yavaş yavaş bunlar duyulmaz olur. O zaman çocukların kısık sesle konuşması daha mantıklı. Öyle değil mi?" Minibüste sorduğum sorunun yanıtını artık biliyorum. Gerçeği küçükken bağırmak, büyüdükçe fısıldamak, en sonunda da susmak... Bizi gerçekte sağır eden şey işimize gelmeyeni duymamaya alışmak... İnsanı sessiz kalmaya zorlayan nedir? Yaşımız ilerledikçe susmamız gerektiğini öğrendiğimizi anlar. O anların her birini eziyetle tecrübe etmiş hayatlarımız var. Ta en derinlerimizde ise ceza diye odaya kapatılmış, bağıra çağıra konuşan çocuklar var. Doğru cevabı bilenler de onlar.
Sayfa 13 - Can YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
Ona ne bulduysam götürdüm, su verdim; ama o hep hüzünle başını sallayıp reddediyordu. Sonunda ne istediğini anladım. Perdeyi açıp panjurları açmamı istiyordu. Herhalde, son bir kez gün ışığını, Tanrı'nın ışığını, güneşi seyretmek istiyordu. Perdeyi açtım; ama başlamayan gün hüzünlü ve kederliydi, ölen adamın sönmekte olan hayatı gibi.
Sayfa 72 - Can Yayınları
Ah, ne yapacağım, ne olacak benim kaderim ? Çok ağır geliyor benim böyle bilinmezlikte olmam, bir geleceğimin olmaması, başıma ne geleceğini tahmin edememek. Geriye bakmak da korkutucu. Orada hep acı var, bir hatırayla bile kalbim iki parçaya ayrılıyor. Beni mahveden kötü insanlar yüzünden sonsuza dek ağlayacağım!
Sayfa 30 - Can Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
At boynunu sese iyice uzattı. Sofi de.. Bu destanı çalmayalı, dinlemeyeli çok oluyordu. Bir koca dağ nasıl da bir kaval sesinde korkunç bir öfkeye denk geliyordu. Sofi böyle tuhaf , şaşkın şeyler düşünürken , şu insanoğluna akıl ermez diyordu. Bir incecik kavaldan koskoca kükremiş bir dağ çıkarıyorlar, diyordu. Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler, tek insanoğluna güçleri yetmeyecek. Onun sırrına ulaşamayacaklar.
Sayfa 13 - Yapı KrediKitabı okuyacak
Yazar dediğim bu yazar benim kafamdaki yazardır elbette ve o, kalemi eline alıp kağıdın üstüne eğildiğinde okuru da düşünmez. Hatta, zaman zaman yeri geldikçe, okur için yazmıyorum bile der. Ona göre, okur için yazmak hem okura hem de edebiyata kötülük etmektir çünkü. Aynı zamanda, ayakta yazmaktan vazgeçmektir. Tabii, bu durumda bu yazara sık sık, okur için yazmıyorsun da neden yazdıklarını yayımlıyorsun be kardeşim, diye sormadan edemezler. Okura yazmak ile okur için yazmak arasında dağlar vardır oysa.
Sayfa 160 - EverestKitabı okudu
Reklam