Yesribimsi

Yesribimsi
@Yesribimsi
Seni nasıl tanıyabilirim öyleyse? Bence bir insanı tanımanın bir tek yolu vardır, onu bitmiş kabul etmek. Onu artık yaşamıyor saymak. İnsan ancak böyle bakınca onu olduğu gibi, tamamlanmış olarak görebilir. Ama yaşayan birine böyle bakabilmek çok güç değil mi? Böyle bakmadıkça kimseyi tanıyamazsın, diyor kesinlikle. Belki bir ölçüde herkese böyle bakabilirim ben, ama sana.. asla. O zaman beni hiç tanıyamayacaksın, diyor. Bilmiyorum, diyorum, emin değilim.. Evet, diyor.
Reklam
Şehrin bir yerinde birileri ölüyor, ne korkunç! Beklenmedik ölümler beklenen ölümler apansız gelenler ağır ağır gelenler ihtar edip gelenler habersizce gelenler. Kahvede otururken ölenler bir otobüs yolculuğunda ölenler gece yatağına yatıp da kalkmayanlar vazife başında can verenler onulmaz hastalıklardan ölenler başını taş duvarlara çarpa çarpa gidenler aşk derdiyle ölenler, aşksız ölenler. Birileri hastalanmaya hazırlanıyor öksürüyorlar ya da öksürmeden şuralarında bir Sızı, uzaktan, üstlerine kondurmadıkları bir sızılarla, böyle başladığını bilmiyorlar ya da bilmezlikten geliyorlar, çünkü beklemek çok korkunçtur, usul usul geleceğini bilerek ama ne zaman ölüm meleğinin kanadını açıp kendini kapacağı anı bilmeden, bu meçhul anı bilmeden beklemek. Korkunçtur. Gene de o mistik, o ulaşılmaz soru sorulacaktır bir gün. Ey cemaatimüslimin, bu âdemi nasıl bilirsiniz? İyi biliriz.
Sayfa 12
Zelzele gibi vakıalar olan şu hâdisat-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller. Mesela, zemine nebatat ve hayvanat envaından giydirilen birbiri üstünde, birbiri içinde, gayet muntazam ve gayet münakkaş gömlekler; baştan aşağıya kadar gayelerle, hikmetlerle müzeyyen, mücehhez olduklarını gördüğün ve gayet âlî gayeler içinde kemal-i intizam ile meczup mevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin halde, nasıl oluyor ki küre-i arzın benî-Âdem'den, bâhusus ehl-i imandan beğenmediği bir kısım etvar-ı gafletin sıklet-i maneviyesinden omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi mevt-âlûd hâdisat-ı hayatiyesini; bir mülhidin neşrettiği gibi gayesiz, tesadüfî zannederek bütün musibetzedelerin elîm zayiatını bedelsiz, hebaen mensur gösterip müthiş bir yeise atarlar. Hem büyük bir hata hem büyük bir zulüm ederler.

Reader Follow Recommendations

See All
Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.
"Uyuşup gevşemeyin, kendi kendinizi uyutmayın! Genç, kuvvetli ve dinç olduğunuz bu yaşlarınızda iyilik yapmaktan bıkmayın. Mutluluk yoktur ve olmak zorunda da değildir. Eğer hayatta bir anlam, bir amaç varsa, bu anlam ve amaç asla bizim mutluluğumuzda değil, daha akıllıca, daha yüce bir şeylerde saklıdır, iyilik yapın!"
Reklam
Oysa acı çeken insanları, hayatta, kulis arkalarında olup biten korkunç şeyleri görmüyor, duymuyoruz. Her şey sessiz ve sakin; ortada sadece dilsiz istatistiklerin protestosu var: Şu kadar insan aklını oynattı, şu kadar litre içki içildi, yetersiz beslenmeden şu kadar çocuk öldü vb...
"İnsanların nasıl yalan söylediklerini görür, işitirsin!.. Bu yalanları yuttuğun için de sana budala derler... Hakarete, horlanmaya katlanmak, namuslu, özgür insanlardan yana olduğunu açıkça söyleyememek, gülümsemek, yalan söylemek zorunda kalmak; bütün bunları da bir lokma ekmek, sıcak bir köşe, küçücük bir memurluk hatırı için yapmak... Hayır, hayır, artık böyle daha fazla yaşanamaz!.."
Evet, hakiki terakki ise insana verilen kalp, sır, ruh, akıl hattâ hayal ve sair kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirerek her biri kendine lâyık hususi bir vazife-i ubudiyet ile meşgul olmaktadır. Sözler
Gerçek insan kendini fethetmeye çalışır, başkalarını değil.
Sayfa 44
İmam Şafii'den okkalı bir tokat.
İlim tasnifiyle uykusuz kalmam Daha hoş gelir bana süslü, güzel bir kadından Boyunlardaki kokudan. Kalemimin kağıtlar üstündeki hışırtısı Daha hoştur Insanlara karışmaktan ve aşıklardan. Kızın defe vurmasından daha tatlıdır Yapraklarından kumlar dökülsün diye defterlerime vurmam. Derste sevinçle eğilmem üstüne çözmek için İlmi bir meselenin daha lezzetlidir şarabından sâkinin. Ben uykusuz gecelerken uyuyordun sen Nasıl bana yetişirsin durum böyleyken !?
Sayfa 193
Reklam
İslam'a bir yabancı, üçüncü dünyaya ait ve modası geçmiş bir girişim olarak değil de, milyarlarca insanın hayatına anlam veren çeşitli ve şuan yaşayan dünya görüşlerinden biri olarak yaklaşılmalıdır.
Kendi toprağını harem bölge yap! Zira harem bölgedesin. Kendi çağını harem zaman yap! Zira harem zamandasın. Yeryüzünü Mescid-i Haram yap! Zira Mescid-i Haram'dasın, Zira "Yeryüzü Allah'ın Mescidi'dir;" Ama görüyorsun ki “öyle değil!"
Sayfa 213
Çünkü anladım ki, büyük işleri, mümkün görünmeyeni başaran sıradışı insanların eskiden beri sarhoşlar ve deliler olduğunu ilan etmek gerek.
Sayfa 64
"İnsanı anlamak kolay değil. Belki de böyle bir erkek yoktur yeryüzünde."
Sayfa 18
"Namus... Herkesin söylediği fakat kimsenin rastlamadığı bir çeşit kuş olmalı..."
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.