“Aşk’a Sarılmak” kitabının yazarı
Aşk için vazgeçtiğin hiç bir şey asla peşini bırakmaz!!!
İnstagram: yakupagturk
Paylaşım ve destek için ekleyebilirsiniz...
Benim Aşk’ımı hissetmeyi denedin mi?
Düşünsene
Elmacık kemiğinin gülmekten ağrıdığını
Kalbinde kelebekler uçuştuğunu
Dünyanın yaşanılası yer olduğunu
Ve daha niceleri...
Hiç görmeden sevmek, Aşk’ını hissetmek mümkün müdür?
Hiç koşulsuz, sesini duymadan, yüzünü görmeden, gözlerine bakmadan, ellerini tutmadan sadece varlığını hissederek,
kalbinde yaşatarak O’na inanarak sevmek. Mümkün müdür
böyle bir şey?
Ama belki de sevmek böyle bir şeydir. Tanrı’yı
sevmek gibi mesela…
Başından beri, sürekli devam eden, belki de sonsuza kadar sürecek, herhangi bir masalda, herhangi bir kadın uğruna, benim senin için verdiğimden daha büyük ve daha ümitsiz bir mücadele verilmiş olduğuna inanmıyorum
Amadeo Modigliani öldükten sonra büyük aşkı ve eşi Jeanne, Pablo Picasso ile yüzleşir;
“Ne hissediyorum biliyor musun Pablo? Hiçbir şey hissetmiyorum. Karnımda bir çocuk var. Başka bir kalp atışı… Bir başka arzulayan ruh… Ve ben bomboşum bir bardak gibi. Eve gideceksin Pablo. Dopdolu ve zengin bir yaşam süreceksin. Fakat Tanrıya yemin ediyorum zamanı geldiğinde ölüm döşeğine yattığında Modigliani ismi dudaklarından düşmeyecek. Bu geceden sonra resim yapamayacaksın, bu, ona ait.”
Sen yoktun o zamanlar
Çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben…
Ne zaman bir dert gelse bana
Yağmur yağar
Dinler
Dokunur
Ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım…
Ateşim sönerdi..
Sonra büyüdüm..
Gözlerini gördüm
Yandım
Yağmur yağdı
Ve ilk kez sönmedim…
Ben yağmurdan daha fazla bi seni sevebildim.
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.
Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni...
Ben, beni bir daha ele geçirsem,
— abıhayat içersem demiyorum —
Kapılar bir daha açılsa
Ben bu haneye bir daha girsem
Yaşardım yine böyle kan revan içinde
Yine böyle aşk ile sersem,
Ben, beni bir daha ele geçirsem...
Kadın erkeğe dedi ki :
— Baktım
Dudağımla, yüreğimle, kafamla;
Severek, korkarak, eğilerek,
Dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
Karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana…
Ve ben artık
biliyorum :
Toprağın——
Yüzü güneşli bir ana gibi——
En son en güzel çocuğunu emzirdiğini...
Fakat neyleyim
Saçlarım dolanmış
Ölmekte olanın parmaklarına
Başını kurtarmam kabil değil!
Bir tanem!
Son mektubunda:
“Başım sızlıyor
yüreğim sersem!”
diyorsun.
“Seni asarlarsa
seni kaybedersem;”
diyorsun;
“Yaşayamam!”
Yaşarsın karıcığım,
Kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
Yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
En fazla bir yıl sürer
Yirminci asırlılarda
Ölüm acısı
Erkek kadına dedi ki:
—Seni seviyorum,
Ama nasıl,
Avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
Parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
—Seni seviyorum,
Ama nasıl,
Kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Seni görmüyorum şu anda ama, eminim bir yerlerde gülümsüyorsun...
İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni...
Seni sevmek bu kadar basit değil işte
Sevmek basit değil
Önce bunun farkına var
Sonra düşündüklerinin...