Zihin, öğrendiği bir bilgiyi unutabilir ama kalp tattığı bir hissi hep hatırlar. Vefâ bu yüzden kalbin bir hâlidir, kalpsiz ve hissiyatsız birinden vefâyı değil, unutuşu bekle. Unutuşun yakıştığı birinden vefâ beklemek, bir yerde kendi kalbine ihanet etmek gibi bir şeydir.
İyileşmek kendiliğinden olmaz, çaba ister. Şifa bu yüzden “aramak” eylemiyle beraberdir. İyileşmek isteyen dâim aramalı, sormalı, başını taştan taşa vuran su misali kendini iyileştirecek o ırmağı gayret ederek bulmalı.
Orada onların duaları, “Sen bütün noksan sıfatlardan uzaksın Allahım!”; karşılıklı iyi dilekleri de “selâm” şeklinde olacaktır. Duaları da, “Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun” diyerek son bulur.
| Yunus 10
Birini sana güzel gösteren, senin ona bakışındır. Bir meseleyi nasıl algıladığını belirleyen zihniyetindir. Seni neyin yıkacağını belirleyen, ona yüklediğin anlamdır. Her şey kalpteki yerine, akıldaki karşılığına göre insanı ya iyi eder ya da hayal kırıklığına uğratır.