İlhan Ataç

İlhan Ataç
@Yolseven
Evet okumayı seviyorum.Cahilliğimi perçinliyor.
Zihnimizi ne için kullanıyorsak, beynimiz o sınırlar içinde zamanla benzersiz bir uzmanlık geliştirir.
Sayfa 140 - TutikitapKitabı okudu
Reklam
Sevmediğimiz bir işte çok çalışmak, bizi strese sokarken, tutkumuzun pesinde çok çalışmak bizi mutlu eder.
Mesaiye çoğunlukla akşam bitireceğimiz saat için başlarız, o nedenle mesai saatleri sıkıntı ve boşluk hissi içinde geçer. Belki de bütün günlük mesaiyi akşam paydosunun, bütün haftalık çalışmayı hafta sonu tatilinin, koca bir yıllık işimizi 15-20 günlük yıllık iznin özlemiyle geçirenlerimiz şimdi bu satırları okuyordur. Böyle bakmak, biraz moral bozucu olabilir. Zira bu açıdan ömrün büyük bir çoğunluğunun " minicik özgürlük zamanlarını" bekleyerek geçip gittiğini görürüz. Hatta çoğu zaman bütün bir tatili de belki bir sonraki tatilin planları ve arzuları için harcarız, o tatili dahi ziyan ederiz. İşte tam bu nedenlerden dolayı "Sevdiğiniz bir işle hayatınızı kazanırsanız, bir gün bile çalışmış olmazsınız" demişler.
Sayfa 137 - TutikitapKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Anı yaşamak
Birçoğumuzun zihni satırları okurken sürekli oraya buraya savrulur. Hatta okuduğumuz birkaç sayfayı tekrar okumak için geri döner, sonra aslında gözlerimizin o satırlarda gezdiği sırada aklımızın hiç de orada olmadığını, okuduğumuzdan tek bir kelime dahi almadığımızı şaşkınlıkla fark ederiz. An farkındalığı, anda kalmak, kitap okurken okuduğumuz her kelimeye hakkını vermek, yazarken veya konuşurken yaptığımız işten gayrı bir şeylerle kafamızı ve bilincimizi boşuna meşgul etmemeyi başarabilmek demektir.
Sayfa 131 - TutikitapKitabı okudu
Kullan ya da Kaybet
Beynimizdeki devreler kullanıldıkça gelişir,kalınlaşır ve hızlanır. Bir başka deyişle o devrelerin aracılık ettiği işlevler daha otomatik, daha ustalıkla yapılabilir bir hale gelir. Kullanılmayan devreler ise tam tersine zamanla zayıflayarak güçlerini ve çevikliklerini yitirir.
Sayfa 128 - TutikitapKitabı okudu
Reklam
Sürekli zamanda zıplayan bir beynimiz var. Ya gelecekten endişe ediyor ya da geçmişten gelen pişmanlıkları, dertleri önümüze taşıyor. Aslında bakarsanız bu koşullar altında insan olmak oldukça zor bir hal! İnsanın bu zorluğu, sıkıntıyı aşabilmesinin en önemli yolu ise zihnini "şimdi" ye, "şu an" a konsantre etmesi, içinde bulunulan âna odaklanabilmesidir.
Sayfa 125 - TutikitapKitabı okudu
İnsan zihni, "şimdi" de "şu an" da uzun süre duramıyor; sürekli olarak ya geçmişe yahut geleceğe sıçrayıp duruyor. Bu da onun "kusuru" değil, temel yapılanma ayarlarından birisi.
Sayfa 120 - TutikitapKitabı okudu
Biraz "gülücük"ten sonra ögrenmek de anlamak da pek kolaylaşır.
Sayfa 113 - TutikitapKitabı okudu
Mizah, ideolojiye her malzeme yapılmaya çalışıldığında marjinalleşir ve esas amacından sapar. Sadece "taraftarını" güldüren aşırı politize komiklikler, böyle bir araca yazık etmekten başka bir işe yaramaz.
Sayfa 111 - TutikitapKitabı okudu
Ders veya eğitim vermekle uğraşan herkes, sade ama komik bir esprinin bile dinleyicileri rahatlattığını ve anlatılanları daha açık hale getirdiğini bilir. Yerinde yapılan espri ve şakaların öğrenmeyi arttırdığı bilinen bir gerçektir.
Sayfa 109 - TutikitapKitabı okudu
Reklam
Eğer güzel, işe yarayan bir hizmet için para ödemiyor ve bundan özgürce faydalanabiliyorsanız, bu sistemin sattığı ürün aslında sizsiniz. Sizin verileriniz, sizin kullanım biçiminiz bu tip sistemlerin ana kazanç kaynaklarını oluşturuyor.
Sayfa 86 - TutikitapKitabı okudu
Sonuca Varma ve Genelleme Hatası
Meşhur bir hikâye vardır, belki siz de duymuşsunuzdur: Oğluyla birlikte yaşayan Kızılderili adamın çok kıymetli bir atı var. Bir gün bu at çiftlikten kaçıyor. Tabii komşuları gelip: "Tek varlığınız o attı, çok kıymetliydi, o da gitti..." diye ah vah ediyorlar. Adam diyor ki : "Bir dakika l, şu anda tek bildiğimiz atın kaçması. Niye üzülüyorsunuz? İki gün sonra o at, hepsi de birbirinden güzel beş kısrakla geri dönüyor. Komşular bu sefer: "Haklıymışsın, at kaçıp beş kısrakla geri döndü, ne güzel oldu!" derken Bilge Yerli: " Bir dakika, sadece beş kısrak daha geldi. Bunun iyi mi, kötü mü olduğunu bilemeyiz. Acele ediyorsunuz." diye onları uyarıyor. Sonra adamın oğlu, o yabani kısrakları eğitirken düşüp bacağını kırıyor. Komşular bu kez de "Eyvah! Tek yardımcın olan oğlun bacağını kırdı. Bu çok kötü oldu!" diyorlar. Adam da : "Şu anda olan tek şey, oğlumun bacağını kırmış olması. İyi veya kötü, onu bilmiyoruz." diyor. Derken o ülkede bir savavş çıkıyor. eli, ayağı tutan herkes askere alınıyor. Yerlinin oğlu, bacağı kırık olduğu için tabii ki askere alınamıyor. Komşular bu sefer de : " Bak, haklıymışsın. Oğlun sana kaldı..." diye seviniyorlar. Bunun üzerine adam diyor ki: "Siz erken sonuç çıkarma hastalığına tutulmuşsunuz. Sadece olaylar olur, bekleyip görün, ne olacağını daha sonra fark edersiniz."
TutikitapKitabı okudu
Kötü ve olumsuz davranışlar gösteren, sosyal dokuyu bozmaktan başka işe yaramaz gözüken insanların da mı bize faydası var? Elbette var. Bu örnekler sayesinde "nispî" yani karşılaştırma yöntemi ile çalışan aklımız, doğru ve yanlışa dair değer yargıları geliştirebiliyor ve hangi durumda ne tip davranışlar sergileyip sergilememiz gerektiğini de bu örnekler sayesinde öğrenebiliyoruz. Mesela "terbiyeyi terbiyesizden öğrendim" deyişini duymuşsunuzdur.
Sayfa 61 - TutikitapKitabı okudu
İnsan bireyleri ancak zorluklar, travmalar, hatalar sıkışıklıklar ve sıkıntılar deneyimlediği takdirde gelişebilir.
Sayfa 58 - TutikitapKitabı okudu
İnsan; hayatına yön veren travmaları veya olumsuz deneyimleri, etkileriyle birlikte fark edebildiğinde , o deneyimleri kendisini yükselten ve geliştiren basamaklara dönüştürebilir. Fakat bu farkındalık oluşmaz da bir nedenle o yaralar derinleşirse işte o zaman sıkıntılı bir sürecin kapıları aralanabilir.
Sayfa 57 - TutikitapKitabı okudu
164 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.