"Ateş lordu ve ucuz oyunları." Bu defa eğlenen veya takılan bir ifadeden ziyade sinirlenmiş görünüyordu.
"İnsan kaç bin yaşında olursa olsun," dedi Daren dudağının kenarını kıvırarak. "İçindeki çocuk ölmeyince ölmüyor."
"Tahmini olarak ergenliğin ne zaman biter de bir lord olmaya başlarsın Daren?"
Ateş lordu güldü.
"Küçücük çocuk başınıza neler açıyor bir de büyüse olacakları düşünsene."
"Beni tehdit etme," diye yükseldi Arın. "Ben Sina değilim."
"Ben de öyle"
"Burada hiç yıldız yok," diye fısıldadım. "Bu ağaç bana onları anımsatıyor bu yüzden geri gelmek istedim."
"Geceyi seviyorsun."
"Yıldızlar çok kalabalıktı, benimde içimde kocaman bir boşluk vardı. Gece o boşluğu doldurdu ama bu diyara geldiğimde yıldızlar yok oldu."
"Peki boşluk?" diye sordu.
"Bilmiyorum," diye fısıldadım. "Artık onu da hissedemiyorum."
Dönüp bana baktı ve kim bilir neden, gülümsedi.
Yüz yıl geçti kalkanın altından
Lordları varislerinden ayıran
Suya hükmeden kötü bir kraldı
Dünya sihrinin altında kaldı
Toprağa hükmeden ayağa kalktı
Suların altından halkımızı kurtardı
Varisler esir kaldı
çiçeklerimiz soldu
Sihir bizi terk etti
Kötü kalpli suya hükmeden yıldızlarımızı gizledi
Anmayız onun adını
Deliliği topraklarımıza bulaştı
Krallığı yok olmalıydı
Toprağa hükmeden de bunu yaptı
O gerçek bir kral oldu
Kılıcı keskin, gözleri aklıyla bakandı
Bizi kurtardı, elini uzattı
Diyar sırtını toprağa yasladı