Seda

Seda
@ZSeda
Bir ses: -Her şeydir kitap- diyor.
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Öğretmen ( TDE )
Lisans
267 reader point
Joined on October 2018
Sabitlenmiş gönderi
Bütün umudum kendimde...
" Bütün çabam, kimseye muhtaç olmadan yaşamak."
Sayfa 82 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
631 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
" Eşsiz kahraman Atatürk, vatan sana minnettardır."
*** * "Atatürk; toplum hesaplaşmasında, içinde göründüğü bütün olayların üstünden bakar olur. Dikeni çalısı ayağınızı yalayarak indirdiğiniz bir dağ gibi, geri dönüp baktığınızda onun ancak yüceliği altında ezilirsiniz... " Falih Rıfkı Atay, 'Çankaya' adlı eserinin ön sözünde şöyle der: "Bu hatıralar, gördüklerim ve
Çankaya
ÇankayaFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 20213,829 okunma
631 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Çankaya
ÇankayaFalih Rıfkı Atay
9/10 · 3,829 reads

Reader Follow Recommendations

See All
Foks
Foks Foks, Atatürk'ün son köpeğinin adıdır. Birkaç yıl eski ve yeni köşkte rahmetli lideri eğlendirir idi. İnce ruhlu insanlar gibi Atatürk de hayvanları severdi. Kurban kestirmezdi. “— Ömrümde bir tavuğun boğazlandığını görmemişimdir" derdi. Foks'u kendisine hediye etmişlerdi. ...bir akşam geldiğimizde Atatürk'ün elini sarılı bulduk: Efendisini ısırmıştı. Köpeği alıp çiftliğe götürmüşler, kontrol altına almışlardı. Yakınları bir olarak ve sahibini ısıran köpekten artık hayır kalmadığına inandırarak öldürülmesi için müsaade alabilmişlerdi. Çiftlik müdürü Foks'un derisini doldurtup müze camekânına koymuştu. Bir gün Atatürk gezmeye gittikte müdür kendisini davet eder, derisi ot dolu, donuk cam gözlü köpeğini gösterir. Atatürk büyük bir gönül acısı ile başını çevirerek: Onu ben severdim. Böyle görmek istemem, kaldırınız onu... der. Yanılmıyorsam, ertesi günü Foks'u çiftliğin bir köşesine gömmüşlerdi.
Sayfa 634 - Pozitif
Mustafa Kemal zaferden sonra ikinci büyük yalnızlığının içine düşmüştü: Bu yalnızlığı da, tek millî kuvvet olan çetelere komutanlık edenlerin kendisini öldürmeye kalkıştıkları, yer yer altmış kadar bölgede Halifeci isyanlar çıktığı, pek güvendiği kolordulara komuta edenlerin İstanbul Hükümeti'ne bağlılık sözü verdikleri, Meclis gericilerinin onu millet hakkını "gasp etmekle" suçladıkları günlerin yalnızlığı kadar korkulu idi.
Sayfa 611 - Pozitif
Reklam
Her şeyi görür, birçok şeyleri görmezlikten gelirdi. Not defterime aldığım en güzel sözlerinden biri şudur: "Ben onları affederim, çünkü kalbim vardır. Onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler!" Gerçekten de düşmanları onu ölümünden sonra bile affetmemişlerdir.
Sayfa 610 - Pozitif
Diktatör Atatürk diktatör mü idi? Rejimine bakarsanız evet. Fakat ne mizacı, ne de ideali bakımından diktatörlük inançlısı değildi. Milli kurtuluş için şart saydığı inkılâplarının hürriyet içinde yaşayabileceğine güvenseydi, demokratik savaşçılığın zevklerini feda etmeyeceğine şüphe yoktu ... Atatürk, Hitler ve Mussolini gibi, demokrasiler aleyhine hicivler ve diktatörlük lehine methiyeler söylemiş değildir. Hususî meclislerinde dahi millî hâkimiyet davasına gönülden bağlı olduğu sezilirdi. Onun düşmanlığı, yobazlığa idi. Geriliğe idi. Türk şerefini düşüren ve Türklüğü gelişmeden alıkoyan kara ve karanlık gelenek ve göreneklere karşı idi.
Sayfa 599 - Pozitif
Mustafa Kemal kimdir? Bir milletin uğrayabileceği en ağır buhranlar içinde, en vasıtasız bir milleti en vasıtalı dünya devletleri ile dövüştüren ve kurtaran adam! Sonra kurtarış zaferi gibi eşsiz bir şanı ve şerefi, milletinin dostu sandığı gerçek düşmanına karşı, hiçbir şeymiş gibi ortaya atan ve savaş silâhı olarak kullanan, vicdan ve tefekkür hürriyeti uğruna göğsünü vatandaş kurşunlarına geren adam! Şüphesiz, bütün şartlar bir araya toplanıp tartılınca, asrının en büyük adamı idi.
Sayfa 593 - Pozitif
Atatürk büyük stratejistliği ve politikacılığı dışında, umumi kültürü ister istemez zayıf bir Osmanlı subayı idi. Dinler, kavrar ve yapardı. Paha biçilmez bir enerji kaynağı idi. *** Atatürk “Bir nehr-i muazzam gibi cûş etti, fakat çorak yerde akıp gitti."
Sayfa 581 - Pozitif
Cumhuriyet Bayramı gecesi, Boğaziçi vapurlarından birini tutan gençler, Dolmabahçe Sarayı'nın rıhtımına yaklaşmışlar, haykırışıyorlardı. Atatürk kesik kesik konuşarak pencereye gitmek istediğini anlattı. Kollarına girdiler. Pencere kenarındaki koltuğa oturdu. Vapurda bir kıyamettir koptu. Gençler hep bir ağızdan “Dağ başını duman almış - Gümüş dere durmaz akar”, türküsünü söylüyorlardı. Atatürk mırıldandı: - Bu bayramlar ve yarınlar sizindir, güle güle... dedi ve gözyaşları ile ölüm yatağına döndü.
Sayfa 569 - Pozitif
Reklam
Atatürk denizi pek sevdiği ve eski devirden kalma çürük yatla bir iki tehlike atlattığı için hükümet ona Savarona'yı almıştı. O yaz yatla gezintiler yapmaya pek hevesli idi. Yatağa düşünce: - Bu yatı bir çocuk oyuncağını bekler gibi beklemiştim. Bana hastane mi olacaktı? demişti. Bir gün de kamarasını serinletmek üzere birkaç yere konan buz dolu leğenleri göstererek: Benim barsaklarım da sular içinde yüzermiş. Böyle insan yaşar mı? diye gamlandı. :(
Sayfa 568 - Pozitif
Atatürk, kimseye sezdirmemekle beraber, öleceğini anlamışa benziyordu. Atatürk'ün ölüm felsefesi sade idi: "- Ölümü istemek bir cesaret değildir ama ölümden korkmak ahmaklıktır," derdi.
Sayfa 567 - Pozitif
Fırtınadan sonraki deniz gibi, bitkin bir durgunluğu vardı. Dudakları güç oynuyordu. Şevk, onun bahçesine son yapraklarını dökmüştü. ... O akşam Çankaya'da dostları ile son sofrası idi. :(
Sayfa 566 - Pozitif
Bir gece yorulmuş, sofradan kalkarak kanepeye uzanmıştım. Bir aralık kapının açıldığını hissettim. Atatürk idi. Sıçrayıp, affedersiniz, demeye bile fırsat kalmadığından uyumuşluğa vurdum. El yıkayacağı yer, tam karşımdaki merdivenin sahanlığında idi. Atatürk'ün beni uyandırmamak için ayakucuna basar gibi, yavaşça merdiveni çıktığını hâlâ gözüm yaşararak hatırlarım. :(
Sayfa 563 - Pozitif
1,505 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.