Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zafer Aydın

Zafer Aydın
@Zafer45
Öğretmen
Lisans
Alanya
Salihli,Manisa
69 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Sabitlenmiş gönderi
İnsanoğlu hiç belli olmaz Murtaza Ağam.Bugün böyleyse,yarın şöyle.İnsan her gün yeniden doğabilir isterse Ağam.Ama her sabah anadan yepyeni,başka bir insan olarak doğabilir.İyi de doğabilir,kötü de ... Şimdi bu baktığın,gördüğün benim,Aliyim,yarın bir iş yaparım ki senin de,benim de aklımızın köşeciğinden geçmemiş ola.Onun için tevekkül ol,daha çok arama,üstüne varma.İnsanoğlunu anlamak o kadar kolay değil.Kuşlar da,böcekler de göründükleri gibi değiller.Bu dünyada her canlının bir huyu vardır,insanın da yüz bin huyu vardır.Bak Ağam,dünyada bir insanı,karımı,kardeşlerimi,kızımı,oğlumu,anamı,babamı tanıdım dersen yalandır.
Reklam
“ Paris orada,kendisi gibi büyük bir şehre gereken her şeyi buluyordu: Tanrı’ya yakarmak için bir şapel; davalara bakılan ve gerektiğinde kralın adamlarına ağızlarının payını vermeye yarayan bir mahkeme ve çatılarında silahlarla dolu bir cephanelik.Çünkü Cite’nin sorunlarını çözmek için dua etmenin ve mahkemeye başvurmanın her koşulda yeterli olmadığını bilen Parisliler,her zaman için yedeklerinde Belediye Konağı’nın çatısında sakladıkları paslanmış arkebüzleri bulundururlardı. “
Zafer Aydın
@Zafer45·Bir kitabı okumaya başladı
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo
8.7/10 · 32,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“ Açlığı yalnız kendi büzüşmüş midesinde değil,çocuklarının da büzülmüş karınlarında duyan bir adamı nasıl korkutabilirsiniz ? Onu sindiremezsiniz.Çünkü o,her korkuyu aşan bir korkuyu tatmıştır. “
“ Sonra eğer iki kişi bir arada yatarsa,birbirlerini ısıtırlar;ama tek başına kalan adam,kendisini nasıl ısıtır ? Ve birisi çıkıp da onu ezmeye kalktı mı,ikisi birlik olup o adama karşı koyarlar.Ve üç kat ip kolay kolay kopmaz. - Bu da İncilden mi ? - Casy öyle demişti.Buna vaiz bölümünden diyordu. -Sus …dinle. -Rüzgâr.Ana,merak etme.Ben rüzgârını tanırım.Ana,ben çok düşündüm.Vaazların çoğu bir türlü kurtulamayacağımız fukaralığa ve biz fukaralar üzerinedir.Eğer ömründe bir şey elde edemesinde,kollarını kavuştur,bekle.Öldüğün zaman altın tabaklar içinde sana dondurma gelecek…Ama vaiz bölümü iki kişinin emeklerinin mükâfatlarını daha iyi göreceklerini söylüyor. -Tom ne yapmak niyetindesin ? Tom uzun bir süre ses çıkarmadı.Hükümet kampındaki durumu düşündüm;bizim halkın nasıl kendi kendini yönettiğini,kavga olduğu zaman nasıl kendiliklerinden işi yatıştırdıklarını düşündüm.Tabancalı polisler olmadığı halde ortada polislerin kurduğu düzenden daha iyisi vardı.Niçin bunu her yerde yapmıyoruz ? Bizden olmayan polisleri fırlatıp atalım.Hepimiz birlikte kendimiz için çalışalım…Kendi topraklarımızı kendimiz işleyelim. “
Reklam
687 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck
8.8/10 · 35,2bin okunma
“Onlar nerede,kanun nerede ? Onların istediği,bizim ruhumuzu ezmek. “
“ Bir adam düşün ki , boyuna kumru gibi düşünüp duruyor , kendi kendini yiyor.Böyle bir adam az zaman sonra yatağa düşer,ölür gider.Ama insan böyle bir adamı kızdırırsa,adamın aklı başına gelir.Şimdi çok bir şey söylemedi,ama kızdı.Görürsün bak,aklı başına gelmiştir artık. “
“Evet,bir gün bize ekşimiş fasulye vermişlerdi.İçimizden biri bağırmaya başladı,tabii bir şey olmadı.Ama avaz avaz bağırmaya devam etti.Mutemet gelip içeri baktı,gitti.Sonra başka biri bağırmaya başladı.Ondan sonra hepimiz bağırıp çağırmaya başladık.Hepimiz de aynı şekilde bağırıyorduk.Yani,mapushane sanki temellerinden sarsılıyor,birbirine geçiyordu.Vay canına ! Sonra ne oldu biliyor musun ? Koşa koşa geldiler,bize başka yemek verdiler.Sonunda verdiler.Anlıyor musun ? “
“ İnsan,alıştığı yerden kolay kolay ayrılamaz,dedi Casy.İnsan bir çeşit düşünmeye alıştı mı,ondan kolay kolay vazgeçemez.Ben papaz değilim artık ama bakıyorum;her zaman vaaz vermekteyim,hiç farkına varmadan… “
Reklam
“Büyük babalarımız aldı bu toprakları.Kızılderilileri onlar öldürüp kaçırttılar buradan.Babamız da burada doğdu;etrafı saran otları,yılanları babamız ortadan kaldırdı.Sonra kötü bir yıl oldu,biraz borç almak zorunda kaldılar.Biz de burada doğduk.İşte kapıda duruyorlar,çocuklarımız.Onlar da burada doğdular.Babamız borç almak zorunda kaldı.O zaman banka toprağın sahibi oldu.Ama biz,yerimizde kaldık,çıkardığımız ürünün hiç olmazsa birazını aldık. - Biliyoruz,bütün bunları biliyoruz.Ama bunu yapan biz değiliz,banka.Banka,insana benzemez.On iki bin toprağı olan bir toprak sahibine de benzemez.O,zaten insan değildir.Devdir. Ortakçılar bağırdı.Doğru,ama burası bizim toprağımız.Bu toprağı biz ölçtük,parselledik.Biz bu toprağın üstünde doğduk,bu toprağın üstünde vurulduk,bu toprağın üstünde öldük.Bu toprak bir işe yaramasa bile bizim toprağımızdır.Bu toprağı bizim yapan da bunlardır;onun üstünde doğmamız ,onu işlememiz,onun üstünde ölmemiz.İnsana malın sahibi olmak hakkını kazandıran bunlardır,üstünde bir sürü rakamlar yazılı kâğıt değildir ! “
“ Sonra bana Fransız elçisinin Roma’dan acaba niçin ayrıldığını sordu.Aman yarabbi! İnsan kendini,her gün dünya haberlerini dinleyip bütün hafta birisi hakkında çene çalmaya nasıl mahkum eder ? Mehmet Ali Paşa Konstantinopol’e bir gemi yollamış.Acaba niçin yollamış ? Başka bir gün Don Carlos bir işte başarıya ulaşamamış,seninki üzüntü işte.Bilmem nereye kanal açacaklarmış,Doğu’da bir yere kıtalar sevk ediliyormuş;aman yarabbi yangın varmış gibi adamcağız telaşa düşer.Kıtalar sanki onun peşinden koşuyormuş gibi yaygarayı basar.Her duydukları şey üzerinden inceden inceye fikir yürütürler,ama aslında hiçbir şeyle canda ilgilendikleri yoktur.Ha böyle gürültü patırtı etmişler,ha uyumuşlar,hepsi bir.Konuştukları şeyler kiralanmış elbiseler gibi,kendi malları değildir.Yapacak işleri olmadığı için güçlerini öteye beriye harcarlar.Her şeye sarılan ilgileri,ruhlarının boşluğunu ve sevgi yoksulluklarını kapayan bir örtüdür.Ama orta halli bir yol seçmek ve orada derin bir iz bırakarak yürümek işlerine gelmez;çünkü böylesi can sıkar,göze çarpmaz;çok şey bilmek o zaman işe yaramaz,gösterişe yer kalmaz. “
“ Erkeğe gerçeklerin apaçık gösterilmesi gereken yerde,kadına hafif bir rüzgar,işitilmez bir hava ürpermesi yeter. “
“ Zamanı saatlerle,dakikalarla değil,güneşin doğup batmasıyla değil hep sizinle ölçüyorum:Onu gördüm,görmedim,göreceğim,görmeyeceğim, gelecek,gelmeyecek … “
“ Memuriyete girdiği zaman kendi kendine şöyle bir mantık yürütmüştü:Kimse insanın karnındakini görmez ve dedikodusunu etmez,ama kalın bir saat zinciri,yeni bir ceket,parlak kunduralar herkesin diline düşer. “
“ Hayat bazen pek kötüleşir gibi oluyor;ama insan biraz içti mi bulutlar dağılıyor. “
477 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.