Zana

Zana
@ZanaPekZana
#KitapKürdü
psikolojik danışman
lisans
12 reader point
Joined on December 2021
kurallar
Buna karşılık, ne denirse densin, bütün kurallar, doğanın gerçek duygusunu tahrip eder! Kural, yalnızca kısıtlar, sadece azgın asmaları budar...
Sayfa 13 - Funda YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Zengin bir hayal içinde meçhul, daima malûmun en korkunç rakibidir. Ben malûmum. Yani sayısız imkânlar arasında gerçekleşmiş ve donmuş bir imkanım. Ben bir şeyim, meçhul her şeydir. Fakat... Unutma ki ben, varım; meçhul, yoktur. O, sadece olabilir, fakat olmayabilir de! Ben bir realiteyim, o bir imkandır. Bu farkı anlamayan bir aşka sen beni inandıramazsın.
Sayfa 166 - Samim, Ötüken yayınlarıKitabı okudu
Nuh'a haber eyleyin de gelsin de seksizm görsün
Kadına inanmaktansa, onu aldatmayı daha tatlı bulurum. Zira sevildigini hisseden kadın kadar çekilmez bir şey yoktur. Kadının gerçekte, namert ve kancık olan tabiatı, öyle bir safhada, adeta öldürücü bir mahiyet alır. Yabani kedilikten, zehirli yılanlığa geçer ve gitgide, hayalimizin ölçemeyeceği kadar derin, nihayetsiz ve tuzlu kötülük denizinde, gülerek çırılçıplak yüzmeğe başlar.
Sayfa 45 - İletişim yayınlarıKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Tanıdıkları insanlara yeterince borçları vardı. Bir de hayata borçlanmak istemediler. Onun için aldıkları her nefesi geri verdiler.
Sayfa 17 - Doğan KitapKitabı okudu
Günümüz yazınına dair eleştiriler, yargıya varma zorluğunun daimî örnekleri değil midir? "Bu muhteşem kitap", "bu değersiz kitap", aynı kitap her iki isimle de anılır. Övgü ve yergi, her ikisi de hiçbir şey ifade etmez. Hayır, ölçmek her ne kadar enfes bir meşgale olsa da tüm uğraşların en nafilesidir ve ölçenlerin kararlarına boyun eğmek en köle ruhlu tavırdır.
Sayfa 149 - Indigo yayıneviKitabı okudu
Reklam
Gerçeğin Masalı/Ah Biz Eşekler
Ah Biz Eşekler Bu hikâye, yurdumuzda basın ve söz hürriyetinin, yalnız kâğıt üstünde yazılı bir süs olarak bırakıldığı, aydınların konuşamaz duruma getirildiği günlerde, halkı bu duruma düşüren ve gerçekleri ancak kendi başları belaya girince söylemeye çalışıp da artık söyleme olanağı da bulamayan kara aydınları yermek için yazılmış ve yine o günlerde yayımlanmıştır. (1958)
Sayfa 103 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Bir daha dönmeyecek olanı özlemek başka hiçbir özleme benzemez, her özlem içinde minicik de olsa bir umut barındırırken özlemin böylesi, içine bir damla ışık sızmayan zifiri karanlık bir oda gibidir, karanlıktan başka hiçbir şey yoktur. Hiçbir şey. Sadece karanlık. Belki de o yüzden koku her şeyden önemlidir. Bir resme bakmaktan, geçmişten kalan bir eşyaya dokunmaktan çok daha berrak bir biçimde hissedilecek olan o karanlıkta sadece kokudur. Sevdiği kadını, geçmişini, özlemini koklar hep.
Sayfa 90 - O Kadının KokusuKitabı okudu
"tabii or not tabii"
Gel zaman git zaman köy bu duruma alıştı. Olup biten her şey gibi bunu da olağan karşılamaya başladılar. Zaten köyleri, derinlere dalıp çıkardıkları süngerler gibiydi. Acıyı da üzüntüyü de sevinci de felaketi de içine çeker, sindirir, hayatına devam ederdi. En garip olayı bile "Tabii" diye anlatırlardı. "Tabii o da öldürmüş karıyı, dam çökünce altında kalıp ölmüş tabii, oğlan da kızı kaçırmış tabii..." Bu "tabii"lerin, her olayı doğal görmelerin sonu gelmezdi. Hiçbir şey hayret verici değildi, her şey doğaldı.
Sayfa 98 - Doğan KitapKitabı okudu