seda

56 syf.
7/10 puan verdi
Lyon’da düğün, iki yalnız insan, wondrak olmak üzere üç kısa öyküden oluşuyor. ölüm mahkumlarını konu edinen minik öykü. İlk öykü için şöyle diyebilirim, biraz kısaydı böyle kısa kalmamalıydı bence. başını da isterdim, bu iki aşığın o zamana kadar başından geçenleri de okumak isterdim. Fakat yine de etkiledi beni. Tadımlık, sade okunabilecek bir kitap. Tavsiye ederim
Lyon'da Düğün
Lyon'da DüğünStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202131.1k okunma
Reklam
400 syf.
9/10 puan verdi
ahmet ümit’in elimden bırakamadığım bir kitabı daha... sanırım, "vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?" cümlesi kadar iyi bir cümle seçilemezdi kapak için. konu itibariyle sürükleyiciydi. katilin kim olduğunu merak etmece, arada alakasız başka ölümler derken kitap akıp gidiyor. kitabın arka planında işlenen çocuk istismarı ve savaşın insanların hayatını nasıl alt üst ettiği sade, ama olması gerektiği gibi etkileyici anlatılmış. çocuk istismarının sonuçları, istismara uğrayan çocukların da birgün aynı şeyi yapabileceği, insanların safi kötülüğü... Severek okudum, tavsiye ederim.
Kırlangıç Çığlığı
Kırlangıç ÇığlığıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201831.8k okunma
108 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Severek dinlediğim / okuduğum büyük bi kısmı bestelenmiş şiirlerinden oluşan Livaneli’nin, bu kitabına hayran kaldım. Kitaptaki Abidin Dino çizimleri de ayrıca çok başarılı... Tavsiye ederim "Bir gün Çok bunalırsan Denizin dibinde Yosunlara takılmış gibi Soluksuz Sakın unutma gökyüzüne bakmayı Gökyüzü senindir Gökyüzü herkesindir..."
Gökyüzü Herkesindir
Gökyüzü HerkesindirZülfü Livaneli · Doğan Kitap Yayınları · 20201,680 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
212 syf.
·
Not rated
“İnsanoğlu dünyaya niçin gelir? Herhalde bir bahçe kurmaya gelir.” (syf70) Dönüp ömrümün bahçesine bakıyorum, Neler ekmiş, neler soldurmuşum? Bir de dönüp, Gülpaşa çavuşunun oğlunun ömrünün bahçesine bakıyorum. Islak kayanın bağrında, dağın başında neler yeşertmiş. Usul usul nasıl da cennet eylemiş bozkırı. Bir hevesle atılsak biz de Muhterem Bey gibi, Derviş yardım etse, köylü elimizden tutsa diyorum. Ama sonumuz ona benzemese. Gülpaşa Çavuşunun oğlunun “öldüm ve bir bahçeye gömüldüm...” dediği yerde yeniden yeşertsek kayısıları... hem belki nar da ekeriz biz. “Gayret bizden tevfik Allah’tan” diyerek düşsek yollara. Köyün yoluna. Gücümüz yeter mi? Sabah erkenden düştüğü tek yol, okul/iş yolu olan ve sadece egzoz gazına, korna gürültüsüne alışmış vücudumuz ; merkeple gidilen, kışın karın kapattığı, dolambaçlı köy yoluna alışabilir mi? Her aradığımızı on adım uzağımızdaki dükkanlarda bulabiliyorken, yeni bir şeyler görmek, alabilmek için Çerçi Cemil’i beklemeye ya da bizim için sıcağı soğuğu ayrılmış çeşmeler varken, Akpınar’a kadar gidip, su taşımaya alışabilir miyiz? Her şey bu kadar kolay -kolay ve değersizken- kıymeti olanlara sahip olmaya alışabilir miyiz? Sabahları günaydın demekten acizken komşumuza, köy meydanındaki sıcaklığa, birlikte erişte kesmelere, reçel kaynatmalara alışabilir miyiz?
Beyhude Ömrüm
Beyhude ÖmrümMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20198.4k okunma
184 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Yazarın okumakta olduğum ilk kitabı. ismi ile müsemma, kırmadan incitmeden yaşanacak bir hayatın tarifi âdeta. Sade ve yormayan üslubuyla, güzel bir kitap. Tavsiye ediyorum... Kalbimiz ne zaman karardı böyle ? Dilimiz ne ara zehir kusmaya başladı? Aklımız , kalbimizden ne ara uzak düştü? Bizler ne ara düştük birbirimize? Neyi bölüşemez olduk? Halbuki ki dünya da herkese yetecek kadar iyilik ve güzellik var. Biz neden göremiyoruz? Cevabı çok net. Ayrı düştük... Kalbimizden... Kendimizden... Özümüzden.. Kuran'dan ve yüce Allah'tan. Bu sebepledir ki kavgalarımız , küslüklerimiz ; kinlerimiz ve nefretlerimiz hiç bitmedi. Kırarak, inciterek hatta bunda garip bir haz alarak egomuza ve kibrimize hizmet ettik. Hatta bazı zamanlar dozu kaçırıp ezdik geçtik.
Kırmadan İncitmeden
Kırmadan İncitmedenTaha Kılınç · Aşina Yayınevi · 2017726 okunma
Reklam
Reklam