Dışarda yağmur yağıyorsa, biz, yeşilin zaferi baharı düşünürüz. Kar beyazlığı pencerelerimizden sızıyorsa, biz, tabiatın kefenlendiğini, evrensel tabuta yerleştirildiğini biliriz. Kar helvası yaparız, ölümün öteki yüzüne değen beyaz azıklarla. Sıcak yaz geceleriyse, içeri giren ve kısrakları gebe bırakan sıcak rüzgârda uçuşan kelebekleri seyrederiz. Bu kelebeklerin her biri, bir sırla, hayat ve ölüm sırrıyla yüklüdür. Konuk elini uzatınca bir kelebek eline konar, sonra dökülür, toz haline gelir. Biz içimizden: "İşte bir alçakgönüllüce bitiş" deriz.