Şemsiye taşımak istemiyorum.
Islanmak daha güzelmiş,
Yitik kalbini arayan
Bir şairin gözyaşlarıyla.
Yaktım sana dair isteklerimi.
Tutunmayacağım bulutlarına
Avuçlamayacak yıldızlarını,
Gökkuşağına dokunmayacağım.
Ben bir Samanyolu bedevisiyim artık...
Narsist kişi kadının kendisini sevmediğine inanmak istemeyecektir. Şöyle akıl yürütecektir: "Ben onu bu denli severken onun beni sevmemesi olanaksız." Ya da "O da beni sevmese ben onu bu denli çok sevemem." Sonra da kadının duygularına karşılık vermemesini şu varsayımlarla akla uydurmaya çalışacaktır: "Beni sevdiğinin bilincinde değil; kendi sevgisinin yokluğundan korkuyor; beni denemek, bana işkence etmek istiyor" —buna benzer daha bir sürü neden. Daha önceki örnekte de olduğu gibi burada önemli olan nokta narsist kişinin başka bir insanın içindeki gerçekliği kendisininkinden ayrı bir gerçeklik olarak kavrayamamasıdır.
İnsan doğduğu andan başlayarak iki eğilim arasında gidip gelir: Bu eğilimlerden biri aydınlığa çıkmak, öteki anne rahmine dönmektir; biri serüvene yönelmek, öteki kesinlik peşinde koşmaktır; biri bağımsızlık için tehlikeyi göze almak, öbürü korunma ve bağımlılık aramaktır.