"Genç gazeteci bilemedi o kadının çocuklarıyla beraber öldüğünü; Fotoğrafçı da bilemedi... Gazeteci, televizyona atladı , fotoğrafçı sergi açtı. Fotoğraflarının sosyal içerikli olduğunu ve muhakkak görülmesi gerektiğini yazdı. Ama kimse, fotoğraftaki kadının ve şiltede yatan çocuklarının ne oldugunu merak etmedi. Artık onlar fotoğraf karelerinde donmuş, bir hikaye olmuşlardı."
"Sonra nasıl oldu bilmem kopuverdi bağlantımız. Sigorta atıverdi. Gerçi teli değiştirince lambalar tekrar yanar ama , bu işte öyle olmuyor. Hem o teli değiştirecek olan kim? Ikimizde karanlıkta oturmayı seçmiş gibiydik. Kımıldayıp bir şeyler yapmıyorduk..."
Sayfa 152 - Perihan eski aşkını anlatıyorKitabı okudu
"Ölünüz, ölünüz; bu nefs-i emmâreden yakanızı sıyırınız! Çünkü bu nefis bağ gibidir, zincir gibidir; siz de o zincir ile bağlanmış birer esir gibisiniz!"
"Deborah arabanın arka koltuğunda ayağa kalkıp külrengindeki gökyüzüne ve insanların paltolarına sıkı sıkı sarılarak yürüdükleri ıslak sokaklara bakmıştı. Gerçeklik, şarkı söyleyen annesiyle neşe saçan babasının olduğu bu arabanın içinde değil , boşalttığı yağmurla kendini tüketen , bulutlu ve karanlık gökyüzündeydi."
"Evet, güç oradaydı ve etkindi; hastalık olgusu açıklığa kavuşturulduğunda oluşan o rahatlama ışıltısıyla , her şeyden önemlisi , suskun bir insanın yardım dileme çığlığı olan o "intihar girişimi"yle ve sonunda ergenlik çağındaki kişilerle , sürekli-savaşan hastalardan her zaman beklendiği, yürekli ve etkileyici bir biçimde oyunun bitip gizliliğin sona erdiğinin belirtilmesiyle sesini duyurmuştu bu güç. Bu akıl hastalığı olgusu açığa çıkmıştı gerçi, ama hastalığın kendisinin , yamaçları yeşil ağaçlarla gizlenmiş bir yanardağın ak renkli özü kadar derinlere uzanan kökleri duruyordu hala. Bir yerlerde , hatta yanardağın ta dibinde bile gömülü duran bir istenç ve güç tohumu vardı . Dr.Fried içini çekip işine döndü.
"Bu kez... bu kez bir çıkarabilsem onu ortaya" dedi anadilinin gramerine kayarak . Ve yine içini çekti.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.