"Gözlerim öleceğini bilen birinin çaresiz dinginliği gibi yılgın,
Yüreğim bir sürü eşya yüklenmiş bir kamyon gibi ağır.
Ağzım kuru, oksijenini git gide yitiriyormuş gibi dermansız, bir yudum umuda hasret...
Ellerim ah o her şeyi yapabilecekken kımıldamaya korkan ellerim, korkak, çekingen, tutuk.
Ve ilkbahara kilit vurmuş kalbim, bir çiçek ağlıyor içindeki,
Bir çocuk ağlıyor içindeki
Küçük bir umut bir çatlak arıyor sızmak için acılardan,
Sızmak için bu kelepçeli ruhtan,
İyiliğe, bir tutam sevgiye, mutluluğa vurulmuş bir kelepçe.
Bir hayat çırpınıyor iki kolun içinden.
Bir hayat ki yeniden yaşamak istiyor, ama dün doğmuş gibi, bir hayat ki yeniden nefes almak istiyor
bundan önceki tüm nefeslerini unutmuş gibi.
Bir hayat ki kuşlara uçmak istiyor.
Daha önce hiç özgür olmamış gibi özgürlüğü tutmak istiyor sıkı sıkı
Onun olan hiçbir şeyi bırakmayacak güçte ellerinin olduğunu varsayarak.
Şimdi sana geliyorum
Mavi beni de al koynuna
Bana da öğret uçmayı
Ki
Ruhum da bir kuş gibi kanat çırpsın göğe.
Yaşamak neymiş o da öğrensin
Nefes almak
Özgürcesine kurtulmak tüm zincirlerden
Kapılmak dünyanın en güzel hissine."