Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep

Daha gerçek
Var olmanın bir terazisi olsaydı, acı içerisinde yaşayanların, mutluluk içerisinde yaşayanlara nispetle daha gerçek oldukları ortaya çıkardı.
Reklam
yüzleşmek
Pessoa ifadesiyle, kaçtığı bütün savaşların yaralarını taşır insan.
21.yy dünyevi şeyleri geçiciliğine rağmen aşırı önemseyen, ahirete ait şeyleri kalıcı olmalarına rağmen hafife alanların asrı; Allah ile neyin arasında kalınırsa kalınsın, en pespaye şey bile olsa onu tercih edenlerin asrı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan
Taraftarı olduğu takımın şampiyonluğuyla, desteklediği partinin seçimi kazanması ya da kaybetmesiyle, takip ettiği dizinin bir sonraki bölümünde ne olacağıyla ilgilendiği kadar, ahiretteki âkıbetiyle ilgilenmeyen insan... Fâni bir sevgiliyi düşündüğü kadar, her şeyi yaratan Bâki’yi düşünmeyen insan...
kibir
Sufilerin büyüklerinden Hasan-ı Basri’nin şu sözü manidardır: “Eğer fakirlik, hastalık ve ölüm olmasaydı, insanoğlunun kibirden başı eğilmez olurdu.”
Reklam
Hölderlin’in dediği gibi, hiçbir şey insan kadar yükselemez ve insan kadar alçalamaz.
aşırı önemsediğinde onu yutmaya başlayan dünyanın sıkıntılı işleri
Dünya bir köprüdür. Muhyiddin-i Arabi, “Köprülerin üstüne ev kurulmaz” der. Kişi misafirliğini anlar, gerçek görevi olan kulluğa yönelirse, aşırı önemsediğinde onu yutmaya başlayan dünyanın sıkıntılı işleri, onları hafife alması sayesinde yoluna girmeye başlar.
Haydar Ergülen’in şiirine dokunur gibi, “Senden gördüğüm kışı, başkasının baharına değişmem.” diye düşünüyordu.
Rilke, tamamlanmayı bekleyen işler misali, “Bitirilecek ne kadar çok acı var!” demiş. İnsanın kaderinde, ilahi düzlemde, hangi musibetleri yaşayacağı kayıtlıdır. Bu musibetlerden biriyle karşılaşan insan, dünya görev listesindeki bir işin daha düşmek üzere olduğuna sevinmelidir.
Sokrat’a “Niçin hiç kederlenmiyorsun?” diye sorarlar. O, “Kaybettiğimde beni kederlendirecek şeyler edinmiyorum” diye cevap verir.
Reklam
Rızkı, herkesin midesinin büyüklüğüyle sınırlıdır. Bu noktada zenginin de fakirin de sınırı birkaç tabak yemekten ileriye gidemez. Üstelik fakirin kuru ekmekten aldığı lezzeti, zenginler alışkanlığın verdiği öğütücülükle en pahalı yemeklerde dahi bulamazlar. Şadi ne güzel söyler: “On derviş bir kilimde uyurken, iki padişah bir dünyaya sığmaz.”
Sahiplenme yanılsaması
Marcel Proust, Albertine Kayıp’ta der ki; “Hiç şüphesiz, şeylere ancak zihinsellikle sahip olabiliriz; anlayamadığımız bir resmin yemek odamızda asılı olması, o resme sahip olduğumuz, hiç bakmadığımız bir manzaranın ortasında yaşamamız, o manzaraya sahip olduğumuz anlamına gelmez.”
Renksiz bütün sıvılar su olmadığı gibi görünümü nimet olan her şey de nimet değildir.
Zafer tuğlalarıyla yenilgi binası yapmak
Elde etmek uğruna elinden geleni yaptığı her şeyin insana yararlı olacağının garantisi yoktur. “İlla” deyip arkasına düşülen konuların bazıları insanı dünyada felakete, ahiretteyse cehenneme sürükleyecek niteliktedir.
Kaynak?
Hyperion ağacının 115, Helios ağacının 114, Icarus ağacının 113 metre boyunda olması, topraktaki suyun herhangi bir makine olmaksızın, köklerden en üstteki yapraklara, dünyada boru teknolojisi bakımından henüz üretilmemiş küçüklükte kılcal damarlar tarafından çıkarılabilmesine engel değildir. Bilimin erişemediği bu görünmez teknolojinin kaynağı nedir? Çağrışım yapmışken Arif Nihat Asya’nın hayretine de kulak verelim: “Durup ibretle baktık / Dedik: Biz ikisini zor idare ederken/ Kırk ayağını birden/ Nasıl idare eder bu zavallı yaratık? “
290 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.