Bir insanı nasıl tanıyacağınızı biliyor musunuz?
Ne okuduğuna bakın,
Ne seyrettiğine bakın,
Duvarlarına ne astığına,
Raflarına ne koyduğuna,
Nasıl konuştuğuna,
Nasıl dinlediğine bakın.
Yapmanız gereken tek şey bakmaktır.
Bunlar size onun ruhunun nerede olduğunu gösterir.
Ramtha
Şimdi açsam pencereyi beklesem
Sen gelsen
Olmaz ya hani geliversen
Hiç bir şey sormasan
Hiç bir şey söylemesen
Sussam
Sussan
Sussak.
Susuşların anlattığını dinlesek
Sırt sırta otursak
Katılasıya ağlasak
Sormasak birbirimize sebebini
Sarılsam
Sarılsan
Sarılsak.
Cemal Süreya
Yalnız seninle güçlüyüm.
Sen olmasan bir anlamım olamaz.
Sev beni.
Yaşayacağız.
Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım.
Sen onardın beni.
Tuttun elimden kaldırdın.
Bende ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım.
Cemal Süreya
Oğuz Atay “İçimin yorulduğunu hissediyorum" diyor ya, tam olarak öyle işte.
John Steinbeck’in Gazap Üzümleri’nde dediği gibi; “Uykuyla dinlenemeyecek kadar yorgunum artık”
Sevdiğim insanlar bana bir adım geldiğinde ben onlara on adım birden giderim, bu saflığı aşamadım. Ben sevgiye beş yaşındaki çocuğun masumiyeti ile bakıyorum ama içinde bulunduğumuz zaman diliminde buna yer yok sanırım. Olması gereken bu ama insanların hep bir çıkar meselesi var.
Birine seni seviyorum demekten de, seni özledim demekten de hayatım boyunca hiç gocunmadım. Dışarısı sevmeyi ve özlemeyi söylemenin zayıflık olduğunu düşünen ama geceleri özlem duygusundan uykusu kaçan insanlarla dolu. Asıl duygularını saklamak en büyük zayıflık.