Yalnız geçirilen kalabalıklardansa tek başına yalnızlığı tercih ederim.
Hem kim demiş yalnız olduğumu? Ben ne güne duruyorum yavhu? Oturup da şu köşeye, düşünürüm bir bir neden böyle diye, sohbet sohbeti açar...
Deli miyim? Ha yok, henüz dili fazla uzadığında susturabiliyorum içimdeki fısıltıları. Asıl delilik bu suni kalabalıklar içerisinde yaşamak değil mi?
"Yalnız kalmak bir ilaç mı, yoksa hastalığın ta kendisi mi?"
Buraya geldiğimden beri her şeyim turp gibi.
Artık susmak zamanı gelmedi mi?
Siz... si.. siz, bunları okuyor muydunuz?
Deli miyim?
Hayır.
"İnsanların içinde olup da yalnız kalmaktan daha kötü birşey yoktur bu dünyada." Alıntısını hatırlattı bana. Anlamsız bir kalabalıkta kötü hissetmektense tek başıma kalıp kendi mücadelemi kendimle vermeyi tercih ederim ama bazen benim de sırtımı yaslayacacağım birilerine ihtiyacım oluyor.🥲
Muaz Bin Cebel ( r.a.) öleceği zaman şöyle demiştir: Ey Allah'ım bilirsin ki dünya için ve dünyadaki nehirleri akıtmak , ağaçları dikmek için uzun yaşamayı istemiyordum. Dünya da sıcak günlerde ( oruç tumak) susamak için ve ibadet yapmak suretiyle zahmet çekmek için ,zikir halkalarında âlimlere diz dize oturmak için istiyordum. " Ya rabb hükmüne razıyım . Senin izzetine yemin ederim ki kalbimin seni sevdiğini bilirsin."
"Seni asarlarsa
seni kaybedersem,"
diyorsun,
"yaşayamam!"
Yaşarsın, karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.