Bana gelince; bir ölü gördüğümde , ölümü, bir gidiş anına benzetirim. Ceset ise, üzerimizden çıkardığımız giysileri hatırlatır. İçimizden biri çekip gitmiş, hem de o benzersiz , biricik giysisini yanına almadan.
Sebep her zaman çevremde bulunan insanlar, beni tanımayan ya da ancak benimle olan temasları ölçüsünde ve günlük teranelerle tanıyan insanlar -ruhumun boğazına sarılıp orada, etimde bir tiksintinin düğümlenmesine yol açanlar onlar.
Doğuştan bana ait olan içimdeki toprağı, adım adım fethettim. İçimde bir hiç olarak kaldığım bataklığı, azar azar ele geçirdim. Sonsuz varlığımı doğurdum, ama kendimi kendimden forsepsle koparmak zorunda kaldım.