Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep Sude Şen

Zeynep Sude Şen
@Zeyssen
Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar aleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bedel bu. Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden baştan yaratma makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet. •Georges Perec•
Reklam
"Hakan Bıçakçı'nın “ Karanlık “ adlı öyküsünde şöyle bir olay olur: Tüm şehirde elektrikler gitmiştir. Günlerce gelmez. Yalnız öyküdeki karakterin evinde elektrik vardır. Tüm şehir karanlıklar içinde beklerken bu ev aydınlık içindedir. Artık çok tedirgin olur aydınlık evdeki karakter. Elektrik idaresini arar,tüm şehirde elektrik olmamasına rağmen kendi evinde olduğunu söyler. Artık iyice tedirgin olmuştur aydınlıkta oturmaktan. Karanlıkta ona bakan gözleri hayal eder. Huzursuzca bekler kendi evinde de elektriğin gitmesini. Ama gitmez. Aydınlık katlanılması zor bir hal alır artık. Sonra birden otururduğu yerden kalkar ve elektrik düğmesini kapatır. Karanlıkta oturur. İçini derin bir huzur kaplar."