Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
Zinya
Zinya
@Zinniaaa
Bu metin İngilizce dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
• Çiçekler benim favori aksesuarımdır4533 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
304 syf.
·
Puan vermedi
Meyhane Emile Zola’nın romanı, 21 romanlık Rougon Macguart dizisinin yedinci cildidir. 1871-76 arasında bu seriden yayınladığı ilk kitabıdır.
Bu romanın yazıldığı 1877 yılında Emile Zola otuz yedi yaşındadır.
Meyhane yayımlandığı yıllarda Fransa’da büyük bir tartışma başlatır. Fransız yazarları birbirine düşüren roman, ülkenin edebiyat dünyasını da ikiye böler. Ama yazarını ne kadar olumsuz eleştirenler olursa olsun halk, romanı sahiplenir ve takip eden bir yıl içinde roman tam otuz sekiz baskı yapar.
Emile Zola eleştirilere karşı kendisini savunurken “Gerçekleri yazdım; romanın kahramanları kötü insanlar değil, sadece eğitimsiz ve yaşadıkları ortamın yıprattığı insanlardı,” demiştir. Ayrıca yazdığı romanın kendi kendisini savunacak güçte olduğunu belirtmiştir.
Roman karakterleri
Madam Jervez: Çalışkan ve güçlü bir kadındır. Yaşamış olduğu ilk evliliğinde aldatılır. İkinci evliliğinde ise yaşadığı sıkıntılarla mücadele etmekten yorulup meyhanelerde alkol almaya başlar ve yoksulluktan kendi bedenini bile satmayı düşünmüştür.
Kupo: Madam Jervez ile aynı binada oturan iyi bir adamdır, ve daha sonraları evlendiği kişidir. Geçirmiş olduğu bir kaza sonrası sakat kalır ve alkolik bir adam olmaya başlar ve bir hastanede ölür.
Nana: Jervez ve Kupo’nun kızları. Aile sorunlarının içinde kalmış ve kötü yollara düşmüştür. Ancak daha sonraları düzgün bir ilişki kurmuş ve bir dük ile evlenmiştir.
Çok severek okuduğum romanlardan oldu mutlaka okumalısınız iyi okumalar herkese…
104 syf.
·
Puan vermedi
Hallac-ı Mansur Kimdir?
Asıl adı Ebu Abdullah Hüseyin bin Mansur el Beyzavi el Hallac’dır ancak halk arasında Hallac-ı Mansur olarak bilinir. Hicri 244 miladi 858 yılında İran’ın Tur köyünde doğmuştur. Babasının pamukçu olmasından dolayı Hallac lakabıyla anılır.
İslam dünyasının en tartışmalı isimlerinden biri olan Mansur, İran’da doğmuş olmasına
Hallac-ı Mansur - Cehennem Acı Çektiğimiz Yer Değil Acı Çektiğimizi Kimsenin Bilmediği YerdirMesud Topal · Destek Yayınları · 20193,268 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Senaca Kimdir?
Romalı filozof, devlet adamı, hatip ve tragedya yazarı Lucius Annaeus Seneca MÖ 4 yılında İspanya’nın kültür merkezi Cordoba şehrinde doğdu. Babası ise aynı ismi taşıdığından aynı zamanda Genç Seneca olarak da bilinir.
Mısır’da devlet yönetimi alanında kendini geliştirdi ve senatoya girdi. Etkili konuşmalar sergilemeye başladığı ve hatipliğini gösterdiği yıllar bu döneme rastlar. 28 yaşında Roma’ya geri dönüp mahkemede avukatlığa başladı, İmparatorluğun mali işlerini üstlendi. Ancak adı saray dedikodularına karıştı. İmparatoriçe Messalina tarafından zina suçlamasıyla Korsika’ya sürgüne gönderildi. Seneca bu adada 8 yıl kaldı ve geride bıraktığı konforlu ve rahat yaşamın ardından iktidarı, zenginliği, itibarı sorguladı, madalyonun başka bir yüzünü gördü.
Ölümü…
Hemen her Stoacının ölümü gibi onunki de trajikti. Ahlak mektupları( Epistulae Moones)ismiyle bilinen mektuplarını bu dönemde yazdı. İsmi Neron’u ortadan kaldırmaya yönelik bir suikast iddasına karışınca MS 65 yılında imparator tarafından intihar cezasına çarptırıldı. İntihar biçimi Senaca’nın kendi tercihine bırakıldı, o da damarlarını açtırarak ölmeyi seçti. 65 yılında bedeni hiçbir tören yapılmadan yakıldı..
Hayatta bilgece bir duruşun yaşananların içinden geçerek ve yaşam arenasında insanın kendi olarak var olmasıyla kazanılacağını söyleyen Seneca bilgelik, kader, talih, korkular, ruh dinginliği, doğa, ölüm gibi konuları kusursuz bir üslupla aktarmış.
Yine altını çizmeye doyamadığım kitaplardan oldu
İyi okumalar herkese…
Okur Takip Önerileri
88 syf.
·
Puan vermedi
Marcus Aurelius…
Tam adı söylersek Caesar Marcus Aurelius Augustus…
O bir imparator, üstelik Roma İmparatorluğu’nun altın çağının temsilcisi bir imparator. Stoacı bir filozof…
Bir devlet lideri olarak sadece stratejik zekası ve askeri yetenekleriyle değil yazım gücü ve felsefe alanındaki dehasıyla da öne çıkan, hayranlık uyandıran bir isim…
On altıncı Roma İmparatoru olarak bilinen Marcus Aurelius, imparatorluğu en iyi yöneten “Beş” iyi imparatorun sonuncusu olarak tarihe geçmiştir.
1964 yılında Anthony Mann’ın yönettiği Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü filminde Marcus Aurelius karakterini Alec Guinnes canlandırmıştır.
2000 yılında Ridley Scott’un yönetmenliğiyle beyaz perdeye taşınan Gladyatör’de de aktör Richard Harris, izleyicinin karşısına Marcus Aurelius olarak çıkar.
Marcus Aurelius mutlu bir hayatın çok az şeye bağlı olduğunu gösterişten uzak, yalın, basit, ama mutlu bir yaşam üzerine inşa ettiği güçlü felsefesi, insanlığın binlerce yıldır süregelen mutluluk arayışına ışık tutmaya devam ediyor.
Kitabın en beğendiğim sözüyle bitirmek istiyorum:
“Ölümlü bir dünyada, insana yaraşır şekilde yaşamaktan daha iyi ne olabilir.”
Altını çizmeye doyamadığım cümlelerle dolu bir kitap olmuş. Teşekkürler Marcus Aurelius
İyi okumalar herkese…
Unutma Mutlu Bir Hayat Çok Az Şeye Bağlıdır - Marcus AureliusErtürk Akşun · Destek Yayınları · 20202,832 okunma
72 syf.
·
Puan vermedi
Diyojen Felsefenin içine doğmuyor. Zira felsefenin çıktığı topraklardan uzakta Anadolu’nun kuzeyinde, Sinop’ta dünyaya geliyor. Varlıklı, kuyumcu bir babanın oğlu. Ancak sahte para basıp kalpazanlığa soyununca baba oğul sürgün edilir. Varlıktan yokluğa düşüyor.
Diyojen mutluluğun en basit biçimde yaşanacağını savunmuştur.
Diyojen mutluluğun sebebi hiçbir şeyin sahibi olmamak demiş ve yaşamını bir fıçıda geçirmiştir.
MÖ 336-323 yılları arasında dünyaya hükmetmiş olan Büyük İskender’in Diyojen hakkında sarf ettiği unutulmaz sözü hatırlayalım:
“Büyük İskender olmasaydım eğer, Diyojen olurdum…”
Çünkü Diyojen de en az Büyük İskender kadar hakimidir dünyanın… Ne kimseden korkusu vardır ne de başının üzerinde kaybedecek bir damı.
Onu ölümle tehdit edenlere bile bir gün zaten öleceğini söyleyecek kadar da umursamaz bir bilgedir…
Peki insan nasıl öğrenir umursamayı?
Diyojen, bu yolda bilinmesi lazım gelen her şeyi açık yüreklilikle anlatıyor…
Keyifle okuduğum bir seri beğendiklerim arasında yerini aldı, bir çırpıda çerezlik keyifle okuyabileceğiniz kitaplardan iyi okumalar…
Sen Beni Aşağılayabilirsin Ama Ben Aşağılanmam - DiyojenTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 20202,485 okunma