Zeynep SAYAR

Sabitlenmiş gönderi
Göğe çıkıp yıldızların ışıltısına ulaşmak yerine, şimdi üzerinde uyuduğumuz toprağın içine girmeyi hayal etmemiz doğru muydu?
Reklam
282 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig
8.3/10 · 55.4k reads

Reader Follow Recommendations

See All
Volkanların çelişkisi hem yıkımın hem de yaşamın sembolü olmalarıydı. Yavaşlayarak soğuyan, katılaşan lavlar zamanla toprağa -verimli, bereketli bir toprağa- dönüşüyordu. Nora o an bir kara delik olmadığına karar verdi. Aslında volkandı. Volkanlar gibi o da kendinden kaçamazdı. Olduğu yerde kalıp çorak toprakları zenginleştirmek zorundaydı.
Sayfa 280Kitabı okudu
Reklam
Insan en iyi lokantalarda yemek yiyebilirdi, bütün hazlardan fazla fazla alabilirdi, Sao Paulo'da sahneye çıkıp yirmi bin kişiye şarkı söyleyebilirdi, gelmiş geçmiş en büyük alkış sağanağına tutulabilirdi, dünyanın oteki ucuna gidebilirdi, internette milyonlarca takipçiye sahip olabilirdi, plimpiyat madalyası kazanabilirdi ama sevgi olmadan hiçbirinin anlamı yoktu.
Hayatta ne kadar dürüst olursan ol, insanların ancak kendi gerçekliklerine en yakın olan şeyleri görebildiğini Nora artık anlamıştı.
Acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey çok daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu, biri olmadan öbürünün de olamayacağını, tabii ki farklı düzeylerde ve miktarlarda. Ama hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak yaşadığımız hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar.
Boş yere hayatımızın farklı olmasını diliyor, kendimizi başkalarıyla ve kendimizin farklı versiyonları ile karşılaştırıp duruyoruz ama gerçekte çoğu hayat bir yere kadar iyi ve bir yere kadar kötü.
İnsanın gördüğü her şeyin birer indirgeme olduğunu biliyordu Nora. Insanlar dünyayı üç boyutlu görüyordu. Bu da bir indirgemeydi. Insan en nihayetinde sınırları olan, her şeyi genelleyen, otomatik pilotta yaşayan, zihnindeki dolambaçlı yolları düzleştiren bir yaratıktı ve tabii ki bu yüzden sürekli kaybolup duruyordu.
Reklam
Özgürlüğün temelinde itaatsizlik yatar. İtaat edenlerden ancak köle olur.
Evren kaostan ve antropiden besleniyordu. Temel termodinamik. Belki varoluşun temelinde de bu vardı. Önce işini kaybedersin, sonra arkası gelir.
Görünüşünüzü erkekler için değil, kadınlar için değiştiriyordunuz. Çünkü birbirlerinin kilolarını dikkatle takip eden, cildini kendilerininkiyle karşılaştıran hep kadınlardı; size saçma, kaçamadığınız ya da kaçmadığınız bir güzellik saplantısına düşürenler kadınlardı. Carmel mükemmel vücutlu, manikürlü bir fitness bağımlısı olsa bile Joel onu gene de terk ederdi. İsteksizliğinin sebebi Carmel değildi. Carmel'i daha iyisi için değil, daha yenisi için terk etmişti
Daha iyi şeylere sahip oldukça insanın rahatının kaçması sinir bozucu bir şeydi.
298 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.