Her zaman en iyi yaptığım şeydir..
Fırtınalar Koparken hiç bir şey yokmuş gibi davranıp kabuğuma çekilmek…
Seyrederim olan biteni..
Akıl durur..
Kalp soğur..
Dilde susacak.”vazgeçerim”…
Nazım Hikmet Ran Diyor ki;"Seninle konuşabilecek kadar heybetli değildi belki cümlelerim ama senin ruhunu yerinden sallayacak kadar derindi hissettiklerim.."
Insan diyorum zaman zaman kaçmalı. Rutine bağlanan
günlerden, gecelerden, günlük telaşlardan, bilhassa
kendinden.. Uzaklaşmalı, durup düşünmeli güzel
günlere inancını yitirmeden. Küçük kaçışlar yapmalı
bazen. Doğaya, denize en çok da kendi içine. Neresi
olduğu mühim değil. Bir dağ, bir bağ veya ormanda
bir kulübeye. Küçük şeylerdir aslında insanı iyileştiren.
Yeniden yeşerttiği dallarını kirmadan, bazen bir
kelimenin açtığı yaralarıin verdiği acyı hüznüi geride
birakarak. Dönmemeli mesela arkasında biraktıklarina,
kendini bir göl kenarında tamir etmeden.. Mesele
birikmeden, yığılmadan üst üste taş duvar gibi bütün
kirginliklar, en az hasarla iyileşebilmekte. Ruhu
yaralamadan yaşamakta. En zoruda bu zaten hayatta
bunca aymazlıiğın içinde sağlam kalabilmek... Bir Ah!
Bir insana değer vermek, özen göstermek, onun kıymetini bilmekte de bir kültürdür.
Bunun eğitimi yoktur, kitaptlarda yazmaz.
Yolu insan olmaktan geçer.