Lakin insanın muhabbet beslediği gençliği, güzelliği, sağlığı ve sevdiği ne varsa hiçbiri durmaz, gider. Güzelliğine aşık olduğu hanımı yaşlanır. Endamına vurulduğu adamın bile beli bükülür. Yıllarca bakim yaptığı cildi buruşur. Neticede her giden şey kalbinde derin yaralar açıp öyle gider ve insan her gidenin arkasından ayrı bir ızdırap çeker. İnsan, kalbinde alaka duyduğu şeyleri çoğalttıkça o kalpte Allah'a yer kalmaz. Allah'a yer kalmayan kalpte huzur bulunmaz.
Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi? Ecel kime geldi de, "Yok ben şimdi gelmiyorum!" diyebildi? Vakti geldiği zaman herkes gidecek. Allah bize güzel bir hal ile, hüsn ü hätime ile, îmän-ı kamil ile ahirete göçmeyi nasip etsin.
Nasıl olsa göçeceğiz, mü'min olursak hem daha güzel yere gideceğiz. Buraya dönüp kim bakar, kim kalmak ister burada?.. Bu mihnetli, kavgalı, gürültülü, insanların birbirlerini yok yere üzdüğü, ezdiği diyarda... Cennetlik olduktan sonra kim bakar buraya?
Ama tabii adam cehennemlikse buraya sımsıkı yapışır, diş- leriyle ısınır yapışır, tırnaklarını geçirir. Çünkü cehennem daha
beter. Onun için Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
الدنيا سِحْنُ الْمُؤْمِنِ، وَجَنَّةُ الْكَافِرِ
"Dünya müslümanın hapishanesidir, kâfirin de cenneti- dir."..
Alıp gidecekler şu dünyadan seni, ne diyeceksin? İşim vardı, dünyam yoğundu, sevdiklerimin gönlünü yapıyordum. Allah (C.C), "Ya benim hatırım?" derse. O zaman ne diyeceksin ?
Kabirdekiler, " Ya Rab! Ne olur o bir dakikayı geri ver" deseler bile o bir dakikayı alamıyorlar. O bir dakika sizin elinizde varsa kabre girmeyi beklemeyin. Bir şeyleri değiştirmenin şimdi tam zamanı. Çünkü bugünün yarını yok. Ne yapacaksanız bugün yapmalısınız.