"Fiziksel rahatsızlık ancak ruhsal durum iyi olmadığında önem kazanır. Bu durumda, rahatsızlık yaratan şeye takarsınız, bu da sizi iyice rahatsız eder. Fakat ruhsal durumunuz iyiyse fiziksel rahatsızlık fazla bir anlam taşımaz."
Senin deyişinle her şeyi görme gücü;
sizi daha hak bilir, daha merhametli, daha az bencil, daha sevecen kılar mı? Elbette hayır. O zaman bu sizi nasıl daha kutsal yapar?
Peki özgürlüğü kim istiyor? Devlet istemiyor! Tüccarlar buna fazla meraklı değiller. Toprak ağaları nefret ediyor. Köylüler duymamış. Başka kim var? İşçiler?.. Bir de ben!
Müfettiş.. başından geçen gülünç bir olayı hatırladı:
Valinin kızgın güneş altındaki açılış konuşması iyice uzamış, bu sırada bir eşek anırmaya başlamış, uzaktan birisi de, "Sustursanıza şu eşeği!" demiş, memurlar arasında birisi gülmüş, sonra o gülen küçük memurla eşeğin sahibini vali akşam karakola çektirip dövdürmüş.
Bu toprakların midesi milyonlarca insan kanı yutmuştur, milyonlarca oğul, gözlerini birden bire kapayarak, bir anda toprağın üstünden altına geçmişlerdi.
Madem ki bir yalan söylendiği vakit dünya yıkılmıyor; madem ki hakikatler gazaba gelerek her zerrenin içinden fışkırmıyor ve "yalan! yalan!" diye haykırmıyorlar; madem ki dünya dönerken namütenahi yalanlar da, namahdut hakikatler gibi varlığın coşkun akışına karışarak yuvarlanıp gidiyorlar; hatta bazı yalanlar(hikayeler), bazı hakikatlerden(tarihlerden) daha fazla muammer oluyorlar, madem ki bazı bir yalan bir hakikatten daha hakikidir ve madem ki vehimlerle hakikatler arasında ayırıcı bir çizgi çekmeye muktedir bir insan henüz dünyaya gelmemiştir; söyle Meliha, söyle.
Kin bir buhar gibi ruhun boruları içine yayılmalı, sizin tarafınızdan iyi sevk ve idare edilmeli ve faydalı mahsuller vermeli. Halbuki sizin kininiz, makinenin kazanını patlatıyor.
...bu gece, bu gecedir; buraya hiçbir şey için gelmedik ve hiçbir şey yapmak istemiyoruz, ve böyle niçinleri, içinleri bir tarafa bırakarak, namütenahi sebepsizliklerin hürriyeti içinde, rahat ve derin, yaşıyoruz.
Ruhunu yepyeni bir şuur kapladı. Hayatının bu yeni safhasını bir yeni esvap gibi giyiyor, mazisindeki hüviyetinden silkinerek çıkarken, sıyrılırken malihülya ile karışık bir sevinç duyuyor ve şahsiyetinin bu allak bullak oluşu ona sarhoşluk veriyordu.