"Dua ve duada kararlılık insanın kalp kabını rahmete çevirmesidir. Kalbi bir kap olarak düşün, rahmeti de yağmur. Yağmur yağıyor ve kabın ters ,sen nasıl suya ereceksin, suya nasıl kanacaksın? Dua kalp kabını rahmete muntazır kılar."
"O halde Allah'ım!
Bize acı ,rahmetini değdir bize
Zalimleri gayrı boyun eğdir bize
Nîrânda İbrahim'e karınca olmak
Nemrut'a köpeklikten yeğdir bize..."
"Dünyadaki kötülüklere sadece kalben buğzeden insan imanı en zayıf derecede olan insandır.O halde imanın güçlenmesi,dünyadaki zararlı unsurlara karşı söz söylemekle başlıyor. Ve imanın daha da güçlü hali dünyadaki zararlı unsurlara karşı bir fiili müdahale halini intaç ediyor."
"Eğer kâinat yaratıldıysa onu yaratanın iradesine teslim olmak, yani İslám'a girmek
ziyana uğramaktan kaçınmak, Allah'a kaçmak anlamına geliyor. Bu kaçış dikkat ve titizlik gerektiren bir yolculuğun başlangıcıdır; zira Müslüman olmak hayattaki yanlışlığın giderilmesi gayesine dönük değildir. Müslüman olmak hayatın yanlışlığına katkıda bulunmaktan imtina
etme iradesinin işaretidir.Yaratıcı tarafından yaratılmış olana yapılan teklifin kabulüdür.Mükellefiyetlerden yan çizmeme iradesinin beyanıdır."
"İnsanların hatalarını kabul etmediği bir çağda yaşıyoruz. Sartre bir zamanlar şöyle demişti: ‘İnsan kendi tabiatından ve seçimlerinden sonuna dek sorumludur.’ Şimdi tam tersi doğru; insan ne doğasından ne de seçimlerinden sorumlu. Artık doğuştan her şeyi hak ettiğimizi düşünüyoruz; bir yükümlülüğümüz yok."
"Yeri geldiğinde olumsuz düşünebilmek, aslında varlığımız için elzemdir. Düzelme imkanı olmayan ve bize acı çektiren olayları yok saymak ve böylece hayali bir mutluluk yaratmak yerine, bu olayları kabullenmek insanı daha huzurlu kılar."
"Kim ki bir başkasının ıstırabını dindirmek için yola çıkmıştır, o bu çağın soylusudur. Kim ki kardeşinin iniltisiyle sıcak yatağından fırlamıştır, o bir iman şövalyesidir."
"Hayatın bize sundukları içinde hüznü doğal bir seçimle sevebiliyor olsaydık iri kahkahalara, gösterişli hayatlara ihtiyaç duymayacaktık. Ruhumuzu faniliğin dalga boyuna ayarlayabilseydik, incinmezlik ve sonsuzluk yanılsamasının avucumuzdan kayıp gittiği anlarda, yeis sırtımızı yere vuramayacaktı. "