Günlerdir aynadan gözlerimi kaçırıyorum.En son baktığımda karşılaştığım kişi ben değil, bir benzerimdi. Boynuma doğru inen beyaz şeritler, bir önceki yıldan daha belirgin daha istilacı görünüyordu. Bir o kadar da dikelek olan yeniyetmeler, bütün uğraşlarıma rağmen bir türlü yatışmıyordu. Hepsini tek tek koparmak istesem de kopardıkça çoğalır bilgisi beni durdurdu. Oysa sayılarının daha da artması oraya aitmiş gibi görünmelerini sağlayabilirdi. Bense zamana bırakıp yabancı ot gibi kalmalarına müsade ettim.
Bu tatsız duruma rağmen yine de gülümsedim. Yüzümdeki ilk gördüğüm ifadeyi bed bulup onun zihnimdeki etkisini silmek için mi, yoksa komik bulduğum için mi bilmiyorum ama bunu her aynaya baktığımda yapıyorum. Kendimi gülerken izlemek iyi hissettiriyordur belki de ya da gülmek bana yakışıyor mu diye bir bakıveriyorumdur. Yalnız değilsin mesajı da mümkün... Nedenini bilecek kadar özümü tanımıyorum.
İşte kendime bir gül(ü)vermişken, gözlerimin yanındaki çizgileri gördüm. Ne zamandır oradalar, bu kadar yoğun muydu, eğer öyleyse neden şimdi fark ediyordum? Gerçi ne zaman ve nasıl olduğunun ne önemi var, sonuçta artık oradalar.
Simetrik duruyorlardı yüzümde. Yalnız sol taraf daha belirgindi. Bilememişim biraz da gamzeme doğru gülmeyi.Sık sık sol'a doğru gülümsemişim ya da sol gülümsetmiş beni demek ki. Çizgilerin her biri farklı yönleri gösterse de varılacak yer malûm. Yaşlanma denen kuraklık... Ben gittikçe artık o da yerinde durmuyor üstüme üstüme geliyor. Zamanın yan etkilerine karşı yapacağım bir şey yok ama bundan böyle aynada her gülümseyişimin sebebini biliyor olacağım.
B.Aşık