Ç.

Ç.
@_Butimar_
Sabitlenmiş gönderi
"Yazar dediğin ömrü bavulunda yakın akraba. "
Reklam
Malûm ya, son zamanlarda aldı yürüdü, baba, amca, dayı, usta, patron, yenge, abla gibi kelimeler gırla gidiyor! Bir hısım akrabalıktır gidiyor ki sormayın!
Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.

Reader Follow Recommendations

See All
Fakat hayır, bütün bunları yapabilmek, kendisine alışkanlıklarının dışında denemek için başka türlü adam olmak lazımdı. Koşmak, kımıldamak, atılmak, istemek, isteyişinde devam etmek lazımdı. Bütün bunlar benim için değildi. Ben biçare bir gölgeydim. Yanımdan biraz sürtünerek geçen her adamın peşine takılan, ondan ayrılır ayrılmaz, iki kedi yavrusu gibi birbirine sokulan, birbirinin kucağında gülen, ağlayan, bilhassa ağlayan iki çocukla çapaçul, biçare bir gölge... "Gül" dedikleri yerde gülen, ağla veya konuş dedikleri yerde konuşan, ağlayan, enteresan buldukları zaman enteresan olan, yüzüne bakmadıkları gün mevcut olmayan biçarenin biri...
İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.
Reklam
Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.
Ah benim nergis kokulu cehaletim... Ruj lekeleri bıraktın bardaklarda Anlatmak isterdin kendini durmadan Bir bardağa bile olsa. Ne diyecektin, ne söyleyecektin Şairlerin şahı olsan, bir AH'dan başka. Bana yıllarca, bunca sözü boşa söylettin. AH!
Ama yazgısını yaldızlı çokomel kâğıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.
İlk üç vişneyi verdiğinde bahçedeki ağaç Annem sevindiydi hatırlarım. Ah demişti. Ah! Üç küçük kırmızı dünya verilmişti sanki ona. Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, Rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına. Annem çok sevinmelerini kadınıydı. Sıcak yemeklerin. Başına diktikleri o taş, Ne zaman dokunsam soğuktur oysa. Ben okşadığımda ama, ısınır sanki biraz.
Ç.

Ç.

, started reading a book
Ah'lar Ağacı
Ah'lar AğacıDidem Madak
8.5/10 · 21.2k reads
Reklam
Benim nazariyem şudur ki, insanlar kainatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Mesela benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. Başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti. O zamanın vapur düdüklerinin acılığını, hüznünü, keskinliğini benim yaşımda olanların hepsi bilir. Halbuki hadiselerin lutfuyla birdenbire o kadar gülecek şey bulan bugünkü hayatımızda vapur düdüklerinin, tramvay seslerinin neşesine bakın. Saatler de böyledir. Sahiplerinin mizaçlarındaki ağırlığa, canı tezliğe, evlilik hayatlarına ve siyasi akidelerine göre yürüyüşlerini ister istemez değiştirirler. Bu benimseme ve uyma keyfiyeti bütün eşyamızda vardır. Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı? Onları sık sık değiştirmek isteyişimiz de bu yüzden değil midir? Yeni bir elbise giyen adam az çok benliğinin dışına çıkmışa benzer: Kendinden uzaklaşmak, ona bir değişikliğin arasından bakmak ihtiyacı, yahut "Ben artık bir başkasıyım! " Diyebilmek saadeti.
Ç.

Ç.

, started reading a book
Ç.

Ç.

, thinking of reading a book
Atomik Alışkanlıklar
Atomik AlışkanlıklarJames Clear
8.6/10 · 10.8k reads
Ç.

Ç.

, thinking of reading a book
Kendime Düşünceler
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius
8.4/10 · 15.4k reads
190 syf.
·
Not rated
A'mak'ı Hayal
A'mak'ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi
8.7/10 · 16.9k reads
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.