Platon’a göre bizler karanlık bir mağarada zincirlenmiş olarak yaşarız. Sadece mağaranın arka duvarının görebilecek şekilde zincirlenmişizdir. Görebileceğimiz tek şey o duvarda hareket eden gölgelerdir. Bunlar mağaranın dışında hareket eden bir şeyin gölgesi olabilir. Yanımıza zincirlenmiş diğer insanların gölgeleri de olabilir.
Belki de her birimizin görebildiği tek şey kendi gölgemizdir.
Carl Gustav Jung bu çalışmasını gölge çalışması olarak adlandırdı. Asla başkalarını görmeyiz dedi. Gördüğümüz tek şey onların üzerine vuran kendi özelliklerimizdir. Gölgeler. Yansımalar. Kendi çağrışımlarımız.
Mağaradaki zincirlenmiş insanlardan biri serbest bırakılır ve gerçekleri görmesine izin verilir. Özgür insan gördüklerini anlatmak üzere mağaraya geri döndüğündeyse zincirlenmiş insanlar tarafından şiddetle reddedilir. Çünkü cehalete zincirleriyle bağlı insanlar, farklı fikirlere karşı kördür, sağırdır.
Akşamlar bir roman gibi biterdi.
Jezabel kan içinde yatardı.
Limandan bir gemi giderdi,
sen kalkip ona giderdin.
Benzin mum gibi giderdin,
sabaha kadar kalırdın.
Hayırsızın biriydi fikrimce,
güldü mü cenazeye benzerdi.
Hele seni kollarina aldı mı;
felaketim olurdu ağlardım.
sevenler el koyar sevdiğine kısaca yok olmaktır/ sevdanda kendini kaybedip sevdiğinde bulmaktır/ ne o gerçektir ne sen aşk büyük bir avunmaktır/ ne kadar görkemliyse o kadar hüsrana uğratır/ en iyisi bu belaya hiç tutulmamaktır...