Genç adam, şundan kesinlikle emindi: O başkalarını yüzlerinden tanıdığı gibi, başkaları da onu yüzünden tanıyordu. Öyleyse onun yüzü de sadece ona benziyor olmalıydı! Yoksa ötekiler kendisini gördüklerinde, ona ismiyle sesleniyor olmazlardı.
Ben bir Filozof değilim. Ben bir Kral da değilim. Ben neysem oyum! Belki daha iyi biri olmak istiyorum. Ama daha iyi de olsa, bir başkası olmak istemiyorum. Çünkü ben, ben olarak yaratılmış olmaktan memnunum ve ben, zaten bir başkasıyım!
Bir takım Amerikan bön çocuklarının bulaşık makinesi kapsüllerini nasıl yediklerini görmek uğruna daha yeni ve daha pahalı bir telefon alabilmek için imkanlarımızı çeke çeke uzatmaya, var olanları da bu uğurda kesip kısaltmaya deünden razı değil miyiz?
Ne hissettiğimin onlar için önemi yoktu çünkü. Ne hissetmem gerektiğini bile öğretmeye çalıştılar. Ellerinde oaslı fenerleri ile bana durmam gereken yeri göstermeye kalktılar.