Pinus Contorta

Böylece, belli bir nedeni olmadan ve kaderin olağanüstü bir oyunuyla mahvolan mutluluğunu takıntı haline getiriyor, kendini kaptırdığı, evirip çevirdiği bu düşünceyi her yönüyle inceliyor ve onu âdeta Dante'nin cehennemindeki acımasız Ugolino'nun Başpiskopos Roger'nin kafatasını yemesi gibi iştahla dişliyordu. Dantès'in güç temelinde yükselen geçici inancı, başarıyı yakalayanlarda olduğu gibi kaybolup gitti. Ama o inancından başarıya ulaşmak için yararlanamamıştı.
Reklam
Zindanının yalnızlığında ve düşüncesinin yalıtılmışlığında, hayalgücünün zenginleştirip şiirselleştirdiği eski çağları, yitip gitmiş halkları zihninde canlandırıp geri getiremiyor, gözlerinin önünden geçerken Martin'in Bâbil'le ilgili tablolarındaki gibi, devasa ve göğün aleviyle aydınlanmış görünen antik kentler kurmayı beceremiyordu. Onun geçmişi çok kısa, şu anı belirsiz, geleceği kuşkuluydu: belki de sonsuz bir gecede on dokuz yıllık aydınlığı düşünecekti! Hiçbir şey onu oyalayamıyordu; çağlar arasında süzülüp uçmayı tercih edecek olan hareketli ruhu kafesteki bir kartal gibi tutsak kalmak zorundaydı.
Ardından zihnine kasvetli düşünceler üşüşmeye başladı, bir bulut gözlerinin önünde genişliyordu. Sıradan ve eğitimsiz biri olan Dantès için geçmiş, ancak bilimin kaldıracağı koyu bir örtünün arkasında kalmıştı.

Reader Follow Recommendations

See All
Bunun üzerine coşkuyla değil, öfkeyle dua etti. Yüksek sesle dua ederken artık söylediği sözlerden korkmuyor, kendinden geçiyordu; her söylediği sözde Tanrı'yı görüyordu; mütevazı ve mahvolmuş yaşamında bütün yaptıklarını her şeye kadir Tanrı'nın iradesine sunuyor, dersler çıkarıyor, yerine getirmesi gereken görevleri fark ediyordu ve her duanın sonunda, insanların bir yolunu bulup Tanrı'dan ziyade insanlara yönelttiği şu çıkarcı dileği tekrarlıyordu: Suçlarımızı bağışlayın, tıpkı bizim, bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi. Dantès coşkulu dualarına rağmen hâlâ tutukluydu.
Böylece, dünyaya saçılmış olan ve kaderin iki büklüm ettiği bahtsızlar tarafından toplanan bütün dini düşünceler zihnini ferahlatmaya geldi; annesinin öğrettiği duaları hatırladığında, onların daha önce hiç fark etmediği anlamlarla yüklü olduğunu anladı çünkü dua mutlu insana anlam açısından içi boş ve tekdüze bir bütünlük olarak görünür, ta ki bir gün keder o bahtsıza, Tanrı'yla konuşmasına aracılık eden bu ulvi dili açıklayana dek.
Reklam
Önce Tanrı’ya değil, insanlara yakardı; Tanrı en son çaredir. Önce Tanrı’ya yakarmakla işe başlaması gereken bir bahtsız ona ancak bütün umutları kaybolduktan sonra yönelir.
Pinus Contorta tekrar paylaştı.
O akşam Marius'ün ruhunda derin bir sarsıntı, hüzünlü bir belirsizlik bıraktı. Toprağın buğday ekmek için demirle kazıldığı sırada hissettiklerini yaşadı; toprak o an sadece yaranın acısını duyumsar; tohumun filizlenmesi ve meyvenin neşesi çok sonra gelir.
"Hayır Mösyö çünkü mahpusluk belimi büktü, beni ezip mahvetti... Çok uzun süredir buradayım!" "Çok uzun süredir, öyle mi? Peki ne zaman tutuklandınız?" diye sordu Müfettiş. "28 Şubat 1815 günü, öğleden sonra ikide." Müfettiş hesapladı. "Bugün 30 Temmuz 1816, ne söylediğinizi biliyor musunuz? Tutuklanmanızın üzerinden sadece on yedi ay geçmiş." "On yedi ay!" dedi Dantès. "Ah! Mösyö, benim gibi mutluluğa erişmek, sevdiği kadınla evlenmek üzere olan, benim gibi önünde onurlu bir mesleki geleceğin açıldığını gören ve şu an her şeyini kaybetmiş bulunan, en güzel gün ışığının ortasından gecenin en derin karanlığına düşen, geleceğinin mahvolduğunu hisseden, sevdiği kişinin kendisini hâlâ sevip sevmediğinden, yaşlı babasının yaşayıp yaşamadığından haberdar olmayan bir adam için on yedi ayın on yedi yıla, on yedi yüzyıla bedel olduğunu bilmiyorsunuz. Deniz havasına, gemiciliğin özgürlüğüne, ufka, enginliğe, sonsuzluğa alışmış bir adam için on yedi ay hapis! Mösyö, on yedi ay hapis insan dilinin en iğrenç sözcüklerle ifade edebileceği tüm suçların hak ettiği cezadan daha ağırdır. …”
Sayfa 143 - Denizci Edmond Dantes, Müfettiş ile konuşuyor.Kitabı okuyor
"Gereği yok Mösyö, bu şekilde cezasını fazlasıyla çekiyor zaten, neredeyse delirmek üzere ve gözlemlerimizden edindigimiz deneyimlere göre, bir yil geçmeden aklını tamamen kaçıracak." "İnanın, bu onun için daha hayırlı olur," dedi Müfettiş, "tamamen delirdiğinde daha az acı çeker." Görüldüğü gibi bu Müfettiş yüreği insanlıkla dolu bir adamdı ve yerine getirdigi insansever görevine layıktı.
Sayfa 141 - Elba Adası Hapishanesi Müdürü, Müfettiş ile denizci Edmond Dantes hakkında konuşuyor .Kitabı okuyor
Mercedes kendisine hiçbir zaman bu kadar çorak görünmemiş o boş arazide, karşısında ufka dek uçsuz bucaksız uzanan denizle baş başa kaldı.
Reklam
Danglars kulaklarının arkasında bir tüyle, yürek yerine bir mürekkep hokkasıyla doğan o hesapçı kişilerdendi; onun için bu dünyada her şey çıkarmayla ya da çarpmayla ilintiliydi ve bir insanın azaltacağı toplamı artıran bir rakam, onun için o insandan daha değerliydi.
Sayfa 100 - DanglarsKitabı okuyor
Yine aynı anda bu adamın ruhunda bir kararsızlık belirdi. Savcı ile suçlu arasındaki mücadelenin heyecanından başka bir duygu yaşamadan şimdiden sanıklar için birçok kez ölüm cezası talep etmiş ve yargıçları ya da jüri heyetini etkileyen dokunaklı hitabet gücü sayesinde mahkûm ettiği bu sanıklar onu hiç endişelendirmemişti çünkü o sanıklar suçluydu ya da en azından Villefort öyle sanıyordu. Ama bu kez durum farklıydı: Bu müebbet hapis cezasını mutluluğa kavuşmak üzere olan bir masuma veriyor, onun sadece özgürlüğünü değil mutluluğunu da elinden alıyordu, bu kez savcı değildi, cellattı.
Sayfa 98 - Savcı VillefortKitabı okuyor
Ama keder kapıyı kapayınca uzaklaşmaz. Yaralı, Vergilius'un sözünü ettiği ölümcül ok gibi onu beraberinde taşır.
Sayfa 97 - Savcı VillefortKitabı okuyor
“Matmazel, dedi Markiz, umutsuz ve çocukça tavırlar sergiliyorsunuz; size sormak istiyorum: Devletin yazgısı bu duygusal fantezilerinize ve yüreğinizin hassasiyetlerine kalsa halimiz ne olur?”
Benim migren ve üstderiyi tehlikeye sokan kızamık ve arı sokması gibi rahatsızlıkları tedavi etmemi istiyorsunuz âdeta. Beni Kral'ın savcısı olarak görmek istiyorsanız, tam tersine benim için tedavisi doktoru onurlandıran o korkunç hastalıkları dileyin.
Sayfa 65 - Kraliyet Savcısı VillefortKitabı okuyor
1,455 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.