Hazreti İbrahim'e dön. Ve onunla birlikte ateşe atılsan bile insan putlarını yık. Onunla birlikte ve son Peygamberle birlikte, insanın insana tapmasına karşı koy, başkaldır.
İslâm'a sonradan girenler haram-helal, ibadet vb. için daha bir titiz, gayretli, hatta radikal oluyorlar. Bizler bir hazinenin üzerinde otura otura onun kıymetini zamanla unuturken, onlar bir hazine bulmanın sevincini yaşıyor.
Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
“Siz kıl kadar bile önemsemediğiniz birtakım işler yapıyorsunuz ki, biz onları, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında helâk edici büyük hatalardan sayardık.”
İlme yanaşmayan, bedbahtlara elbette ilmin faydası olmaz. Güneşsiz yerlerde, yer altında yaşayanlara güneşin faydası olmadığı gibi ilme yanaşmayanşara da ilmin faydası olmaz.
Severse insan Allah'ı sevecek. Ancak Allah'a ibadet edecek. Bir başka şeyi, ibadeti karşısına engel koymayacak. Kimisi nefsin putuna tapıyor; kimisi dünyaya, kimisi paraya tapıyor. Kimisi çeşit çeşit amaçları kendisine put edinmiş, onun peşinde koşuyor, fâni ömrünü zâyi ediyor.
Müslümanların birliğinin gerçekleştirilmesi imkânsız bir rüya olduğunu söylerken onlar aslında kendi hissettikleri güçsüzlüğü izhar ederler . Sözünü ettikleri imkansızlık dünyada değil onların kalplerinde hüküm sürer .Tüm müslümanların birliği birilerinin icadı şu veya bu devrimci ya da ideoloğun hoş temennisi değildir.Onun temelini Kur'an'ın meşhur "Müslümanlar kardeştir" sloganı oluşturur.
Medeniyet, kadınları kullanılan veya kendilerine tapılan bir obje hâline getirdi lakin kadınların ellerinden, değerlerini ve şereflerini taşıyabilecek yegâne vasıtaları olan şahsiyetlerini aldı. Anneliği göz ardı ederek, kadınları en temel ve yeri doldurulamaz rollerinden mahrum bıraktı.
“İnsan bir hadis okur, hayatı değişir, ahlâkı değişir. Bir âyet okur, yolu değişir. Bir ayet, bir menkıbe okur, bir iyi hâle girer, bir iyi iş yapar. Bir tek insan bir ümmeti, bir milleti kurtarır. O bakımdan Allah-u Teâlâ en büyük meşgalemizi ilim, ilimle uğraşmak eylesin.”