"Sen bir rahip misin?
Ben hiçbir şeyim. Ne doğdum ne öleceğim. Kendini şu ya da bu olarak düşünmekten vazgeç. Ancak o zaman herşeyin özünü keşfedebilirsin.".....
...."Kendini hayatındaki olaylardan, yaşadığın deneyimlerden ayırırsan, onları yaşayan değil izleyen olduğunun farkına varırsan hakikate ulaşmış olursun."
Bir grup insan halkın üzerindeki öldürücü egemenliğini sürdürmek için halka işkence ediyor, önüne geleni eziyor, boğazlıyor. Vahşet büyüyor, acımasızlık yaşamın yasası oluyor.Düşünsenize. Yasaları tanımadıkları için vahşileşiyorlar.
Ve tanrıların en sevdiği kullar aşıklardır. Çünkü aşıkların yürekleri inanç, akılları tutku, ruhları masumiyetle yıkanmıştır. Bir delilerde vardır bu saflık bir de sevdalılarda.
-Her kapı açılmak ister Atiye. Bu onun amacıdır, kaderidir, yeter ki sen engel olma!
-Ben ona nasıl engel olabilirim ki?
-Arkasında seni bekleyen şeylerden korkarak...
"Tıpkı insanlar gibi, gökyüzünün de bir hayatı vardır. Onun da dönüm noktaları, geçişleri, dertleri vardır. O da bir hikaye anlatır bize. Ama biz ona kulak vermek yerine duymak istediğimizi duyarız. Sonra da sıkıcı deriz, öfkeli deriz ona..."
Arya, fısıltıyla kardeşine seslenmeye çalışırken gözleriyle de etrafı tarıyordu. Bağıramazdı çünkü bulunduğu kata iki Düşkapan çıkmıştı. Onlar da biraz önce düşen Kazıcı ile Düşkapan'ı görmemişlerdi. Etraflarına bakındıktan sonra hızları kesildi. Yapay zeka ile çalıştıkları için bir hareketlilik olmayınca mantıkları etrafın güvenli olduğuna dair bilgi oluşturmaya başlıyordu.
"Kendini, başarılı olmuş olan insan ve girişimlerle ilişkilendirerek onların tavsiyeleri ile hazineni artırıp yine onların bilgelikleri ve tecrübeleriyle kazandığını güvence altına alabilirsin."
Kaderin gözünün içine bakmak istemiyorum çünkü inanmıyorum ona. Çünkü biliyorum ki iki insanı birleştirmek için tek başına kader yetmez. Kaderden biraz fazlası gerekli.
"Farklılığımdan doğan kibri ve büyüklüğü alt ettim çünkü kibir ve büyüklüğün farklılığa karşı sefil bir korunma şekli olduğunu kavradım." The Witcher / Son Dilek