Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mahperi

Mahperi
@__Mahperi__
7 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
“Hayat bizi gecmiste cozumlenmemis bir seyle gelecege gonderir”
Reklam
Basimiza gelen her seyin bir sebebi vardi, biz onun gorunur onemini fark etsek de edemesek de bu boyleydi
Sayfa 12
“Karanlik zamanlarda, goz gormeye baslar.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Tanrim, kimin izleyicisiyim ben boyle? Kac kisiyim? Ben kimdir? Kendimle ben arasindaki bu mesafe nedir?”
Çikolatanın tarihi, harmanlamanın, girişimci inovasyonun, çapraz gübrelemenin, ölçeklendirilmiş imalatın ve akıllı paketlemenin nasıl daha cazip ve uygun fiyatlı ürünler ortaya koyduğunu temsil eder. Her ne kadar dikkat çekici karakterlerle dolu olsa da hikâye kayda değer bir gerçekle başlar: Çikolata acıdır. Aslında o kadar acıdır ki, söylendiğine göre Hollandalı ve İngiliz korsanlar, ele ge çirdikleri gemilerdeki değerli kakao çekirdeği yüklerini, çekirdek lerin koyun gübresi gibi tadı olduğuna yemin ederek denize dökmüşlerdi.
Reklam
Zar oyunlari
Bronz Çağı'nda Yakın Doğu'nun zar oyunları daha basitti. Oyuncular ilkin güveç tencerelerinde görevlerini yerine getirmiş olan koyun ve keçilerin aşık kemiklerinden yapılma dört yüzeyi olan zarları atarlardı. Demir Çağı'nda altı yüzü olan zarlar, aşık kemik lerinin yerini almaya başladı. Herodot bu zarların icat edilmesini madeni para ile birlikte krallıkları M.Ö. 6 ve 7. yüzyıllarda zirveye çıkmış olan Batı Anadolu'daki Lidyalılara atfetti. Rivayete göre Lidyalılar, uzun süren bir kıtlık sırasında kübik zarlar ve onlarla oynanan oyunlar tasarladı. Açlığı unutabilmek için oruç günlerinde sürekli oynadılar. Oyunların sadece vakit öldürmek için eğlence olmadığı görülmektedir. Bu oyunlar, ruh hâlini düzeltmek ve zorluklarla başa çıkmak için bir araç oldular. Tek kelimeyle uyuşturucu gibi etki gösterdiler.
“Kusurluyuz cunku hep daha fazlasini istiyoruz. Mahvolduk cunku bunlari elde ediyoruz ve zaten sahip olduklarimizi istiyoruz.”
“Her varlik duyulmak icin haykirir. Kimi sessizce, kimi vaveyla ile”
tSosyalizmi egemen kılmak için mücadele edenlerin bireysel erdemleri, erdemliliği kolektif kılmaya yetmemiştir. Bunun sonucunda doğan ekonomik verimsizlik sosyalizmi çökertmiş ve kapitalizmin tek doğru yöntem gibi algılanmasına neden olmuştur. Böyle bir alternatifsizlik "piyasa ekonomisi"nde kâr etmek için her şeyin mubah olduğu yönünde bir anlayışın doğmasına yol açmıştır. Din ve ordu binlerce yıldır varlığını sürdürüyor ve eskisinden daha sağlam olarak ayakta duruyorsa bunun nedeni değerlere dayalı bir anlayışı, eğitimin her aşamasına yerleştirmiş olmalarıdır.
Kotu Liderlik Uzerine: Adam haci mi olur ulasmakla Mekke’ye, Esek dervis mi olur tas cekmekle tekkeye?
Reklam
Bir sözün doğruluğu ile inandırıcılığı arasında hiçbir bağlantı yoktur.
Zaman otesi liderlik
Hangi işle meşgul olursa olsun, hangi alanda ve kurumda yoneticilik veya liderlik yaparsa yapsın, insanları etkileyerek yönetme sorumluluğu taşıyanların tarih bilmeleri gerektiğine inanıyorum. Çünkü tarih kişiye nasıl davranılması ve nasıl davranılmaması gerektiğini öğretir. Tarih, insanlar ve olaylarla, aynı zamanda sebep ve sonuçlarla ilgilidir. Bugün yaşadığımız olaylara bakarak hayata anlam yüklemek mümkün değildir çünkü meydana gelenler, daha önce yapılmış ya da yapılmamış olanların sonucudur. Tarih bilmek, kişiye olayları bir bağlam içinde değerlendirme ve anlamlı sonuçlar çıkarma fırsatı verir.
Ruh ve karakter uzerine
İlim ve terbiye huyları değiştirmez, sadece örter. Kötü huylu bir insanı, ilmî ve tecrübi terbiye usulleriyle, dini ve ahlaki telkinlerle iyiliğe doğru bir dereceye kadar temayül ettirebilir ve huyları üstüne bir astar çekip bunları gizleye bilirsiniz. Fakat değiştiremez ve kötü bir insanı kötülük ba tağından çekip çıkaramazsınız. Terbiye ile değiştirdiğinizi sandığınız huylar, zaman ve yeri: saklı kalan bütün çirkinlikleri ile sırıtıp kendilerini meydana vururlar.
Sayfa 39
“Goz odur ki dagin arkasini gore, Akil odur ki basa gelecegi bile..”
Sayfa 27
I don't remember. Maybe a week passed, maybe two weeks. I knew she would return. I did not wait. I lived my life. I wrote a few pages. I read a few books. I was serene: she would come back. It would be at night. I never thought of her as a thing to be considered by daylight. The many times I had seen her, none had been in the day. I expected her like I expected the moon.
Sayfa 150