Bu hayatı yaşadığı halde, çok az insan onu tanır. Herkes bir tarafından yakalar ve "işte hayat budur" der.
Şair dostum! Şairler tepesinde oturup ilham perisini beklemekle insanları asla tanıyamazsın. İnsanları tanımak için onların arasına girmek lazım.
Kalabalıklar, gülmeye de ağlamaya da aynı derecede hazırdır. Dedikoduyu, skandalı, ifşaatı pek sever.
Zavallı için ağlar, hain cezasını bulunca coşar, tezatlara güler.
Kemale ermiş, âlim kimseleri kalabalık içinde bulamazsın.
Çok heyecan, az mantık, hayalî sahneler... İşte kalabalığı bir arada tutmanın yolu.
Bazen yoldaşım şeytanı anlamakta güçlük çekiyorum... Kimi yerde öyle doğru şeyler söylüyor ki, "lanetlenmiş ve işi gücü kötülük olan bu ruh, nasıl oluyor da böyle dürüst davranabiliyor" demekten kendimi alamıyorum!..
“Çünkü her şeyimle buyum ben: Makarayı sarıyorum, yetiştiriyorum, yetiştirici, bir çiftçi, disiplin yanlısı biri, bir zamanlar kendine şu tavsiyeyi vermiş, yok yere de değil hem de: Kimsen o ol!..”
İnsan hiçbir zaman mutlu değildir ve tüm hayatını onu mutlu edeceğine inandığı şeyin peşinde geçirir. Amacına nadiren ulaşır, ulaşsa da zaten hayal kırıklığına uğrar. Sonundaysa enkaz halindeki bir gemi gibi, direği de arması da darmadağın halde yanaşır limana. Artık mutlu da olsa mutsuz da olsa birdir çünkü hayatı zaten her daim buharlaşan bir andan ibaret olmuş ve şimdi de bitmiştir...
Atılan tarihe göre ben 5 yaşımdayken ismimle yazılan, annemin kitaplığında sararmış yaprakları, çiçek desenleri olan eski bir defterde kimin yazdığını bilmediğim ama görünce uzun süre gülümsememe sebep olan şiir. : )