İnsanların çoğu, aldıkları kararları uyguladıklarında"kusursuz" olacaklarını ya da "eşsiz" bir insana dönüşeceklerini düşünürdü, ama tam tersine verilen bu sözler hiçbir zaman tutulmaz, insanı derinden yaralardı. Herkes kendi hayallerinin kurbanıydı.
ÖYLE GÜNLER GÖRDÜM Kİ...
Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana:Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.
Sen aklıma gelince herşey gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgâr tatlı eserdi.
.
.
ÇOCUKLAR GİBİ
Şimdi şiir bence senin yüzündür,
Şimdi benim tahtım senin dizindir,
Sevgilim, saadet ikimizindir,
Göklerden gelen bir yadigâr gibi.
Sözün şiirlerin mükemmelidir,
Senden başkasını seven delidir,
Yüzün çiçeklerin en güzelidir.
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.
.
.
Yaşamında hiçbir anlam, amaç, hedef göremeyen ve bu nedenle sürdürmeyi anlamsız bulan kişinin vay haline!
Kaybetmesi uzun sürmeyecektir.
Bu tür bir insanın her türden yüreklendirici tartışmayı reddetmek için verdiği tipik karşılık şöyle oluyordu:
" Artık hayattan beklediğim hiçbir şey yok." Buna nasıl bir yanıt verilebilir ki?
Gözüme her şey saçmasapan görünmeye başladı. Birşeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.