Ali

Ali
@_alirkll_
Mülâhâzâ .. | vsco.co/alirkl
Sabitlenmiş gönderi
"Gördüklerinizin yalnızca yarısına inanın. Duyduklarınızın ise hiçbirine..." - Edgar Allan Poe -
Reklam
İnsanlar hakkında bilgi sahibi olmak onları tanıma anlamını içermez, çünkü birbirimizi ancak yaşantılar içinde tanıyabiliriz ki bu da zaman gerektiren bir süreç. Tanışmanın ardından kendiyle ilgili biçimsel bilgileri bir çırpıda karşı tarafa sunarak yakınlık kurulabileceği beklentisi. Birileri hakkında bilgi edinerek onları tanıyacağına inanmak ya da kendiyle ilgili bilgi sunarak yakınlık beklemek, insanları imgeye dönüştürerek algılama tuzağını da beraberinde getirebiliyor. |
Hayat
Hayat
Takva sakınmadır. Ama nasıl sakınma? Gücü yetmediği için, beceremediği için, üstesinden gelemediği için sakınma değil; güçlü olduğu halde, başarabildiği halde, elinden geldiği halde Allah'ın kendi hayırlarına olsun diye insanlar için koyduğu yasaklara uzanmaktan sakınmadır. Hadımları zina yapmıyorlar diye, dilsiz insanları küfretmiyorlar diye şerefli sayamayız. İnsanın şerefi kâfır olmamayı seçebilecek şuuru göstermedeki dirayetidir. Bununla birlikte, insanın yeryüzündeki konumunu haddinden fazla idealize etmemek daha doğrudur. Çünkü günahlar da insan için. Esasen müslim ve mü'min olmanın değeri insanın hiç ayağının sürçmemesi, hataya düşmemesi değil, ayağının sürçtüğünü anlayabilmesi, hataya düştüğünü görebilmesinde saklıdır. Yani insanın kulluğu aklını kullanabildiği bir alanda gerçekleşebilen canlı, hayatiyete sahip bir durumdur. Bu canlılık, bu hayatiyet içinde insan kendisine verilen emanete yaraşan bir tavrı ortaya koyar.
Tiyo Yayınları

Reader Follow Recommendations

See All
Amel ve Ölümsüzlük
İyilik sadece, insanın amellerinde benliğinin yaratılmasını gerçekleştirmesini şart koşmaz, aynı zamanda insanın bu amellerin rızık olarak verilmesini gerçekleştirmesi gerekir. Rızık şeklinde verilmeyi gerçekleştirmenin şu iki şarttan başka yolu yoktur: Birincisi: İnsanın kulluk amellerine kendisini verebilmesi için geçim uğraşlarını kendi kendine edindiği sebepler diye değil, aksine Yaradan'ın kendisini tanısın diye önüne temiz şeyler (tayyibât) biçiminde koyduğu rızıklar diye görmelidir. İnsan bu geçim uğraşlarını saf rızıklar gördüğünde, kulluğunu sarsılmaz bir temel üzerine bina edebilme imkanına kavuşacaktır. İkincisi: İnsanın, kulluk amellerini kendisiyle ilişkilendirdiği sebepler şeklinde değil, Yaradan'ın onu kendisine yaklaştırmak için kendisine iyi şeyler (sâIihat) biçiminde bahşettiği rızıklar görmesidir. İnsan bu kulluk amellerini saf rızıklar gördüğünde, yıkılmaz sabit bir kulluk binası inşa edebilecek duruma gelir.
Sayfa 43 - Pınar Yayınları
"Susamış kişilerin su aradıkları gibi, su da dünyada susamışları arar." * |
Mesnevi
Mesnevi
Reklam
Neşv ü nemâ bulamaz düşmeyicek hâke nebât Mütevazı olanı rahmet-i Rahmân büyütür.. |
Berceste Beyitler 1
Berceste Beyitler 1
Hıristiyanlığın Diğer İnançlara Karşı Diyaloğu
Erken dönemlerden itibaren Hıristiyanlığın diğer dinlere yaklaşımı dışlayıcı/eksklusivist bir çizgide olmuştur. Yeni Ahit'te de hakikate, kurtuluşa ulaşmada Hıristiyan bakış açısını tanıma ve kabullenmenin merkeziliğini vurgulayan çeşitli ifadelerden hareketle Hıristiyanlar, Hıristiyanlık dışında bir kurtuluş olmadığını ya da diğer tüm
Sayfa 113 - İsam Yayınları
Luther: Katolik Tenkidi (!)
Orta Çağ'da kilisenin dini alanın yanında, sivil alanda da otoriter bir güç olarak ortaya çıkması ve siyasal, askeri ve ekonomik alanda örgütlenmesi, reformistlerce şiddetle eleştiri konusu yapıldı. Örneğin Luther, papalığın yüzyıllar boyu sürdürdüğü yapısıyla hem Tanrı'nın hem de dünyevi iktidarların egemenlik alanına tecavüz etmekte
Sayfa 112 - İsam Yayınları
Günah
Hıristiyanlığın günaha ilişkin en dikkat çekici özelliği, aslî ya da "ilk günah" konusundaki yaklaşımıdır. Pavlus, Romalılara Mektup'unda (5/12) "Günah bir insan yoluyla, ölüm de günah yoluyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi" demektedir. Bununla o, Tekvin kitabın da anlatılan Adem'in Cennet'te işlediği ilk günah nedeniyle, günahın bütün insanlara geçtiğini ya da soyundan gelen tüm insanların Adem'in günahına bir şekilde ortak olduklarını vurgulamaktadır. Erken dönem kilise yazarlarından Tertullian, asli günah öğretisi bağlamında bebekleri de günahkar olarak görmektedir. Hıristiyan teolojisinde asli günah inancı kapsamlı bir öğreti olarak Augustine tarafından geliştirilmiştir. Augustine, asli günahın Adem'den miras olarak tüm insanlığa geçtiğini ve her doğan kişinin günahkar olarak doğduğunu vurgulamıştır.
Sayfa 109 - İsam Yayınları
342 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.