Türkçe’ye ilk olarak 1954 yılında çevrildiğinde bu adla çevrilmiş ve böyle devam etmiştir. Asıl adı “Zavallı, Yoksul İnsanlar”dır. Roman bana Beyaz Geceler’deki o gönül kırgınlığını, o ümidi hatırlattı. Dostoyevski romanlarında okuduğumuz memurların yetersiz maaşları, ağır işleri, bürokrasi burada da karşımıza çıkıyor. Özellikle odalarda yaşayan kıt kanaat geçinen insanlar bu romanda da karşımızda. Bir yanda zenginlik bir yanda da fakirlik vardır. Şehir yaşamı fakir insanlar için hiç de kolay değildir. Özellikle az maaşla çalışan bir devlet memuru için çekilmez bir yerdir. Varvara’nın çektiği sıkıntılar, köy yerinde annesiyle birlikte yoksul ve kimsesiz kalması fakirliğin yüzünü okuruna gösteriyo.
Şimdi gelelim benim bu roman hakkındaki düşüncelerime; Dostoyevski‘nin tüm eserlerine hakim olan acı, bu eserinde de fazlasıyla keskin. Dostoyevski İnsancıklar ile sevginin, aşkın en saf biçimini ortaya koymuştur. Makar‘ın, Varvara‘dan kesinlikle bir beklentisi yoktu. Varvara‘ya türlü hediyeler göndererek onu mutlu etmek yetiyordu. Yoksulluk ve dedikodu hiç kimsenin mutlu olmasına izin vermediği gibi onlara da kafayı takmış ve rahat bırakmamıştı. Makar‘ın yaşlı, Varvara‘nın ise genç olması çevredeki insanların dedikodu yapması için kendilerince yeterliydi…
~Keyifli Okumalar...