Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayna

Sabitlenmiş gönderi
-Senin zanaatın ne? -İyi bir insan olmak
Reklam
368 syf.
·
Puan vermedi
·
50 günde okudu
Paradigmanın İflası
Paradigmanın İflasıFikret Başkaya
8.7/10 · 482 okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Ana
AnaMaksim Gorki
8.5/10 · 28,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nikolay onunla güçlü bir şekilde el sıkışarak vedalaştı. Sonra iki kadını yolcu etti. Aralarındaki ilişkinin sadeliği ananın yine ilgisini çekti. Ne tatlı sözler söylemiş ne de öpüşmüşlerdi. Buna rağmen birbirlerine çok içten davranıyorlardı. Oysa eski yaşamındaki insanlar sürekli öpüşürler ve birbirlerine güzel sözler söyleyip dururlar, ama her fırsatta da birbirlerini köpek gibi yerlerdi.
Nedense ananın uzun zamandır hiç aklına getirmediği bir aşağılanma olayı, bütün canlılığıyla gözlerinin önünde canlanmıştı: Ölen kocası bir gece geç saatlerde, zilzurna sarhoş eve gelmiş, onu kolundan tutup öfkeyle yere fırlatmış ve tekmeler savurarak, "Defol git, pislik! Bıktım senden!" diye bağırmıştı. Kendisini tekmelerden koruyabilmek için o zaman iki yaşında olan oğlunu kolundan çekerek diz çökmüş, çocuğu kendine kalkan gibi siper etmiş, çocuk ise korkudan çırpınarak ağlamıştı. Mihail kükreyen sesiyle, "Defol!" diye avaz avaz bağırıyordu. Pelagiya yerinden sıçrayıp kendini mutfağa atmış, üzerine bir gömlek geçirdiği gibi, çocuğu da şalına sararak, yalınayak dışarı fırlamıştı. Serin 1 Mayıs gecesiydi. Sokağın çamuru soğuk soğuk ayaklarına yapışıp parmaklarının arasına doluyor, çocuk ise hâlâ ağlayıp çırpınıyordu. Onu bağrına basıp korku içinde sokaklarda dolaşmış ve ninni söylemişti. Ortalık ağarmaya başlayınca, birilerinin kendisini böyle yarı çıplak halde görmesinden çekinerek bataklığa doğru gitmiş ve bir kavak ağacının dibine oturmuştu. İri iri açtığı gözlerini karanlıklara dikmiş bir halde, uzun zaman ninni söyleyerek çocuğunu ve kırık yüreğini uyutmaya çalışmıştı. Bir ara tepesinden geçip uzaklara uçan kara bir kuş onu korkuyla yerinden fırlatmış, soğuktan ve korkudan titreyerek, yeni aşağılanmalar ve dayakların kendini beklediği dehşet yuvasına dönmüştü.
Reklam
Endişeli bir bekleyişle titreyen ruhunun ta derinlerinde cılız ama ısrarla direnen bir umut parıldıyordu. Her şeyini elinden almaları mümkün değildi, geriye bir şeyler kalacaktı.
"Bu tıpkı kızamık gibi bir çocukluk hastalığıdır. Bu hastalığa hepimiz yakalanırız; güçlü olanlar bunu daha kolay, güçsüz olanlar ise daha zor atlatır. Bu hastalık bize, yalnızken hayatın anlamını ve bizim yerimizin bu hayatın neresinde olduğunu anlamadığımız bir yaşta saldırır. İnsan kendini dünyanın en iyi meyvesi sanır ve başka herkesin de kendisini yemekten başka derdi olmadığını düşünür. Bir süre sonra, herkesin göğsünde bir yürek taşıdığının farkına varır, rahatlarsın. Bir sürü çanın arasında sesi bile duyulmayan küçücük bir çan olduğun halde, kendini çan kulesiyle bir tutmuş olmaktan dolayı utanırsın. Sonra bir de bakarsın ki, senin çanın sesi de koronun içinde çınlıyor, yalnız kaldığında ise diğerlerinin arasında boğulup gidiyor. Beni anlıyor musun?"
"Söyleyebileceğim bir şey yok," dedi. "Bir insanla, yüreğinin kanadığı bir anda tartışmak, o insanın yarasını azdırmaktan başka bir işe yaramaz. Bunu bilirim."
Andrey gülerek, "Ah, siz yok musunuz," dedi. "Herkes bir şeyler peşindedir, siz analar da sevilmek peşinde."
"Ah, Andrey'ciğim," dedi ana, "siz gençlere her şey kolay gelir! Oysa yaşlanınca acıların çoğalır, gücün azalır, aklın ise hiç kalmaz!"
Reklam
"Benim gibi kocakarıların sevgisi pek masum bir sevgi değil aslında, çıkarcı bir sevgi!.. İhtiyacımız olanı seviyoruz. Oysa siz, hiç ihtiyaç duymadığınız halde annenize karşı bir sevgi taşıyorsunuz. Hepiniz, kendinizi başkaları için feda ediyor ve hapislerde, sürgünlerde çürüyorsunuz. Gencecik bir kız gecenin karanlığında, ayazında yollara düşüyor, kilometrelerce yol yürüyor. Sizler gerçekten seviyorsunuz. İşte bu sevgi, masum bir sevgi! Ben böyle sevmeyi beceremiyorum. Sadece bana ait olanları, bana yakın olanları seviyorum!.."
3.450 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.